Maviden bozma bir mehtap değil bu:
Sıralı bir ölüm hiç değil…
Meylettiğim iklimde saklı kibri
Beşerin
Ve beşeri yangınlardan tüten o duman
Devasa bir boşluk
Meylettiğim idi oysaki hoşluk.
Yerkürenin kumpası
Yüreğimse arz etti uçabilmeyi
Ve yerçekimine yenik düşmeden
Düşlerim de yanık kokmadan
Oysa ben çok sevmiştim sizi…
Mealim ne ola ki, bayım?
İçlendiğim kadar içerlediğim
Bir sevginin
İkliminden savrulan
Yapraklarım ve dikenli bedenim.
Rüştünü ispatlamış olsa da bu aşk
Sevecen bir gülüş bahşeder diye evren
Ben nasıl da bir ömür bekledim
Ve her gün yeni zincirler ekledim
Halkanın ucunda takılı aklım
Haresinde yalnızlığım
İklimlerden hazana meylettiğim
Bir düş ertesi
Bir aşk bozması
Yıkıntıdan dahi sağ çıkmak
Ayakta kalmaktı
Hatırası dünün
Ve mademki babamdan emanetti bu isim
bana…
Şahsıma dökülen avuç avuç toprak
Lakin ben henüz hazır değilim bedenen
göç etmeye
Bir öç değil bu
Adına koymuşlar yaşam diye
Her göç vakti
Konduğum ulvi rakım
Her sancakta parmak izim
Derviş yüreğimle
Salındığı kadar bir arada zikrim,
fikrim
Mağlup geldim evet, ben bu hikâyede
Seken bir kordan hece iken
Aşkın sonlanmışken vadesi
Arz edilesi bir sevgiden de çok ötesi
Yenik ve yanık bir şiir daha hediye
etmişken
Ben bu kifayetsiz yüreğe…