Yerin çengisi
Göğün uğultusu
Dünün makberi
Bilinmezin mahşeri
Kıyıldığı kadar iç sesim
Kıyama durduğum ansızın
Aşkın ve ruhun dansı
Yarınların ikbali ve ihbarı…
Sandukası dünün menzili kayıp bazen
insanın.
Ah, soytarı sessizlik ve semazen
yüreğim adeta bir panayır yeri her şaklattığımda parmağımı ve de tetiğine
basılı iken kalemin ve işte coşkumun tetiklendiği olmaz mı yazmanın albenisi…
Firarım.
Fedaisi olduğum kadar yalnızlığımın.
Küsuratı yılların ve denk düştüğüm o
ondalık kesir belki de dünde kalmış nice defteri kebir: soyut bir kuyu içine
düşülesi ve idame ettiğim kadar hayatın dik yokuşlarında gidip gelmekle eş
değer ne zamanki sessizlikle sınansam ne zamanki kalemin şehla gözlerine
odaklanıp kollarımı sıvasam.
Yazılası hayallerim var misal…
Sevmeye gör sevdanın menkıbesinde
çoğaldığım azar azar.
Fren yaptığımda yoldan çıkmak üzere
iken.
Fidan misali boy veren yeni günün
ışığında.
Hâsıl olan peyderpey aşkın durağında
kilit noktam nasıl ki özlem.
Ve gözlemin erbabı endamlı bir bakışa
odaklandığında saf yanım ve hüznün semadaki yankısı ne zamanki ıslansam
rahmetle ne zamanki sınansam yoklukla ne zamanki seksem bir umuttan bir buluta
konmanın da meali iken ayracı kimi zaman kayıp kimi zaman şüheda mazimden
arakladığım üç beş anı ile düşsem yollara.
Bir girdap bazen.
Bir de hicap eklendi mi üstüne.
Hazzı kadar varlığın bir o kadar
haizi olduğum hiçliğin devasa bir coşkuyu da ıslıklarken ahvalim ve işte ket
vurulası mutluluk en çok da kat izinde saklı iken duyguların ve doğaçlama bir
neşe avurdu çöken öncesinde en çok da spontane yazdığım şiirlerimden edindiğin
izlenim ve işte peşindeyim kendimin bir o kadar peşin peşin kendimi iteklediğim
mevsimin nefesine doğan umut gibi güneş gibi bazen bir tekerleme bazen içerleme
acının hicreti aşkın cilvesi sözcüklerinse yongası iken kâh hayallerim kâh
duygularım.
Özümsenesi bir renkse gök kubbede
saklı sırlar.
Öykündüğüm bir rozetse eğer ki yakama
ilişen her şiir.
Müspet menfi esen rüzgâr içime
d/okunan her minvalde bazen seken bin bir hece göğe konuşlu gözlerimde ve işte
efkârıma yenik düştüğüm ve özlemin alfabesi iken kaçamak hecelerin an gelip de
kaşlarını çattığı ansızın da vuku buldu mu ilham sobelendiğim kadar yalnızlığın
dibini tuttuğu sen karasın ben kara tencerenin fokurdadığı bir sonsuzluk iken
istişare ettiğim ve defalarca başa dönüp yerimde saydığım hayatın da özetini
çıkarmakla iştigal bir eylem iken kalemin ruhumdan firarı.
Saygılı bir düş’üm ayaklarımın yerden
kesildiği her düş çekiminde, gözlerimin ve gerçeklerin kamaştığı belki de
hummalı bir çırpınışım addedilen muğlak söylemlerden fersah fersah uzağa
kaçtığım kadar duyguların istiflendiği ruhumdan firar eden sözcüklere ve
yalnızlığa müptela.
Kamera kaydı aldığım bir ünlem.
Kaile alınmadığımda içime tüten bir
dumanım.
Kayrasında sözcüklerin baş göz
ettiğim şiirlerin yâdı ve mimarı ve hayatın mimarisinde saklı devasa bir rüzgârım.
Parmak ucumda yükseldiğim, hani
kalemi elime her aldığımda.
Başımın da göğe erdiği; mazbut bir efkârla
bir şiire kaleme aldığımda.
Hazan ertesi bir bahar.
Hüzün öncesi yağan yağmur.
Güftesi karamsar bazen cüssesi ne ki
kalemin cüret ettiği kadar sözcüklere başı b/ağlanmış bir kere ilham perimin.
İdamesi ve ikamesi duyguların…
Közünde muhtevası.
İsyanı ve ikbali ruhun.
Özünde iyi olduğu kadar sözüne de
sadık iken.
Vurdumduymaz iklimlerde.
Varsı coğrafyalarda.
Belki de bir ütopya addedilen
mutluluğun yolculuğunda…
Ve işte mademki baş koyduk bir kere
bu yola, emniyet kemeri takmadan dümeni de ara ara kırıp direksiyonda verdiğim
her mola içtimada ruhum ve ettiğim her dua…
Duayeni hüznün mutabık mıyım sahiden
de kendimle?
Delişmen rüzgârın esip geçtiği yüzümü
yaladığı kadar palazlanan şu seferi ve münzevi iklimde.
Bir es iken verdiğim.
Kalemin dürtüsü ile iş başı yaptığım.
Bir sus payı söylem iken şiirin evrim
geçirdiği ve ruhumun evreleri tekdüze addedilse de ömrüm şakıyan kuşun akan
suyun ve evrenin temposunda yerle yeksan edildiğim bazı bazı ve önünü
alamadığım kadar duyguların infilak etmesi an vesilesi ve evet, pimini çektiğim
bir bombayım kalemim ne zamanki dikse gözünü kâğıda ve dalsa derinlere en
derinlere…