Renkler…
Müzmin duyguların hemhal olduğu
renkler.
Bazense bir karartı.
Devasa bir asası var kainatın aşkınsa
miladı bazen dolan miadı duyguların ve de ömrün yitimi.
Bestesi kâinatın safi sessizlik ve
katıksız esen rüzgar acıyla iştigal.
Gün neşretti.
Sözcüklerse birer nesriydi ömrün.
Vakit de geldi mi…
Gidecek olan hızla terk ediyor mekânı
ve sürü misali duygular sürmanşet hüzün.
Yaftalar bazen eşlik eden.
Bazense afrası tafrası cihanın
nükseden.
Dünden arda kalan üç beş satır birkaç
şiir yürekse mayın tarlası yeter ki basınız o mayınların her birine ve işte
infilak etti mi de yürek.
Yüreğin tarhı.
Duyguların lahzası.
Yalan dünya.
Yalancı beşer.
Bazen sürü psikolojisi güden bir
çoban.
Bazense sürüden ayrı koşan bir matbu
yürek.
İklimler seyyah.
Şairse beklemede ve şiirler tek tek
klakson çalıyor:
‘’Bekleme yapma şair…’’
Varsın beklesin de.
Hatta bekletsin.
Yetmedi yeni şiirler eklesin.
Hayatın tefrikası.
Sözcüklerin temaşası.
Dalgalar boyunu da aştı mı şairin.
Güvencesi kalem ve sağduyusu elbet
kalem sağdıcı aralıksız da solunun başının tacı.
Acı büyük.
Konu geniş.
Dik açılı bir ölüm pergeli de sapladı
mı merkeze…
Bir mayın tarlası yürek.
Kanayan imgeler.
Kanamalı şehir ve şair de eşleşti mi.
Bir hikâye değil aslında binlercesi
neşreden ve şiirlerin yanan ucu tütsüsü şiir kokan aşk kokan ölüm kokan…
Kokona imgeler.
Hicri takvim.
Miladi takvim.
Bazense öfkesi burnunda hele ki
sessizlikle cezalandırdı mı ahvali.
Kök hücresi şiir.
Bazen barut fıçısı.
Heyelan yüklü bir cihan ve onca kırık
fay hattından da kırık iken yüreğinin atar damarı yeter ki ar damarı çatlamasın
evrenin.
Hazan.
Hüzün.
Yerle yeksan günbegün.
Üstü örtülü değil yüreğinde uçuşan
közün doğası ve külünde açan gülleri yüreğinin.
Eş güdümlü bir mermi adeta.
Kimisinin nüktesi.
Nüktedan dili kalemin ve beyhude
gizemi.
Sararan yüzünde tabiatın.
Kanayan çiçeklerin yaprağında saklı o
tahribat:
Oysaki dokunulmazlığı yok muydu
sevginin…
Bahtına sadık kırık tahtına yaraşan
bir hüzün ve de şairin o geniş yüreği.
Göğün saltanatı kuşlar ki göç
mevsiminde sırasının gelmesini bekleyen.
Şiirler ki göçmen kuşlar misali bir
duygudan diğerine seken…
Eh, o kadar da olsun değil mi?
Şairin mizacı.
Kuşların kanatları.
Yağan yağmurun bereketi ve yağan
karın hikmeti ki hiç biri diğerini incitmeden inerken gökten yere belki de
ölümünü erteleyen bir hikâye kahramanı iken şair ve nüktedan sevdası aşka
yorduğu kadar telaşı ile telaşla sever ve yazarken asla da ölmeyecekmişçesine
tayin ederken rotasını…