ey beyaz mendilli çocuk
sen ey saçları yaz güneşi gibi yalım yalım
kara gözlü
sen ey
selahattin kılıcıyla havaları yaran yağız atlı
cehennem gibi yüreğindeki öfke
lav lav
alev alev
sen ey çocuk
yeşeriyor yaraların duvarlarda tomurcuk gibi
gözyaşı döken annelerin feryatlarını
fırlatacaksın ufuklarına gazzenin
bir vakitler bu gözyaşları
gümüş nehirler gibi akacak
kızıl denize doğru
sen ey çocuk
yanaklarında parlayan
o dağların ardındaki kıpkırmızı güneşleri
yüreklerimizdeki buzlar göremez oldu
sen ey umudumuzun beyaz atlısı
filistin çöllerinde açan ak çiçeklerin yaban kokusu
siyonistlerin yüreğini oynat ellerindeki kırmızı gülle
gözlerindeki güneşle
sen ey gözleri şimşek şimşek çakan çocuk
sık boğazını küffarın
durma sık
bırakma sakın
verme vatanını
yağma edilmedik bir tek şey bırakmayan zorbalara inat
kal orada
hep öyle bir arada toprağınla sen
yaşamla ve ölümle böyle koyun koyuna
ta kıyamete dek
sen ey çocuk
bak senin şarkını söylüyor hala
yağar yağmur
ey sokakları kanlı kentin çocuğu
hala türkün söyleniyor
bir türkü ki dopdolu kış güneşiyle
acının doruklarında yıldız yıldız parlayan yaralarla
“ben böyle ölürüm
ayakta ağaçlar gibi
böyle yağar yağmur
ağaçlar böyle büyür”
sen ey çocuk
rüzgarın bağrında yemyeşil dağlar gibi
ellerin yakut
kolların yakut
zincirlere boyun eğmeyen ışık gibi
sözcük gibi
bir yumruktur mezar taşların
yürekler dağlayan sıkılmış bir yumruk
sen ey çocuk
ey tarlaların bağrında yatan başak
bir bilsem gizini
bir bürünsem sessiz mezarın gücüne
senin öykünü bir yazabilsem
bırak ışıldayan bir yıldız bağışlasın bana sesini
bırak da kinim büyüsün
öfke tohumları ekilsin içime
bırak çıksın ortaya yıkımların doğurduğu
intikam ateşi
sen ey çocuk yürümeyi öğrettin bana
savaşmayı öğrettin
direnmeyi öğrettin
sen ey çocuk
en eski savaş atlarının kişneyişini
kılıçların şakırtısını her dakika
bir güneş gibi taşırsın sağ elinde
bıkmadan söyler durursun acının şarkısını
gecenin açmazlarında
sokaklarda
köşe başlarında
bir avuç kuru yaprak gibi
uçak kalıntıları
otomobil parçaları
tank paletleri lime lime
yanmış güller
bozuk bomba kırıntıları falan
türküler çığırır yıkımları
vahşi cinayetlerin arasından
sen ey çocuk
bir karış toprak kalana kadar
bir tek zeytin ağacı kalana kadar
bir tek portakal ağacı
bir tek kuyu
bir kuru yaprak kalana kadar
anılar kalana kadar
bir küçük kitaplık
ölmüş dedenin resmi
bir duvar kalana kadar
halk türküleri şiirler el yazmaları kalana kadar
bir de bir soluk
bir de bir nefes kalana kadar
haykır dünyanın suratına
özgür insanlar adına mukaddes savaşını
sen ey çocuk
soluğun kesilene kadar
senin direnişin
ekmek olacak
silah olacak
savaşan ellerde
kum dolu kıyılarına
çöl aslanları dönecekler tekrar
sokaklarına gazzenin
redfer