Türk'ün Gözünü Oyan Karga.
1278 Yılında bugünkü Çekya Cumhuriyeti'nin Sedlec Şehrinin Kutna Hora Kilisesi başrahibi olan Heinrich, Hıristiyan dininde de kutsal olan Kudüs'e gitti ve yine Hiristiyan inancına göre Hz. İsa'nın çarmıha gerildiği Golgotha'dan bir avuç toprak alıp bu toprağı Kutna Hora Kilisesi mezarlığa serperek artık bu mezarlığın da kutsal topraklar olduğunu ilan ederek kendisinin ölünce buraya gömülmesini vasiyet etti.
Başrahip Heinrich ölünce bu mezarlığa defnedildi. Ancak bu kilisenin mezarlığı artık Kutsal Topraklar olduğu için(!) o şehirde ölen herkes bu mezarlıkta gömülmek istedi ve gerçekten de öyle oldu. Hatta öyle ki yakın şehirlerde ölenler bile bu kilisenin mezarlığında defnedilmeyi vasiyet ediyorlardı.
Bir süre sonra mezarlıkta artık insan defnedecek bir karış bile toprak kalmamıştı. Mezarlık fazlasıyla dolmuştu ama insanların burada defnedilmek arzularında en küçük bir eksilme yoktu. Acil bir şeyler yapılmalıydı.
İlerleyen yüz yıllarda pek çok Hıristiyan kilisesinde olduğu gibi eski mezarlıklardaki kemiklerin toplanıp ''osteofilakio'' adı verilen ve kiliselerin bodrumlarında bulunan odalarda toplanmasına karar verildi. Yani artık sadece kemikten ibaret olan cesetler kemik odalarında toplanacak, yeni ölüler ise açılan mezarlara defnedileceklerdi toprak altında iyice çürüyüp sadece kemikten ibaret bir ceset oluncaya kadar...
Bir müddet de böyle devam etti. Ancak bir taraftan savaşlar, bir taraftan salgın hastalıklar ( Özellikle 1700' lü yılların veba salgını ) gibi sebeplerlerle artık kemik odaları da dolup taşmıştı ve hiç kimsenin aklına '' Yahu ille de bu kilisenin mezarlığına gömmek şart mı? Başka bir alana gömelim.'' Diye bir alternatif gelmiyordu.
19. Yüzyılın başlarında Frantisek Rint adlı bir oyma ustası bu kilise topraklarının, dolayısıyla da kilisenin sahibi olan Schwarzenberg Ailesine bir teklifte bulundu: '' İzin verirseniz ben bu kiliseyi, bu kemiklerle çok güzel bir şekilde dekore edebilirim. Böylece ''Kemikleri nerede saklayacağız, nasıl defnedeceğiz'' Diye bir derdimiz olmaz.''
Schwarzenberg Ailesi '' Tamam, sana izin. Hıristiyan kardeşlerimizi rencide etmeden, hiç bir itiraza sebebiyet vermeyecek şekilde bizi bu dertten kurtar da bunu nasıl yaparsan yap.'' Dedi.
Frantisek Rint kolları sıvadı ve yaklaşık 40.000 İnsan kemiğini Sedlec Kutna Hora Kilisesinin her tarafında dekor olarak kullandı fotoğraflarda da görüldüğü gibi.
İşin doğrusu Hıristiyanlar insan kemiklerinin, üstelik de bir kilisede bu şekilde sergilenmesine itiraz ettiler mi, yoksa '' Aaaaa ulan bu benim babamın kafatası. Bak ne kadar da güzel sırıtıyor.'' Ya da '' Ulaaaaa. Ula bu benim anamın leğen kemiği. Ben işte tam oradan çıkmışım. Genişliğinden tanıdım.'' Diyerek memnun mu olmuşlardı bu işten bilemiyorum ama 1900'lü yılların başından beri bu kilise varlığını devam ettirdiğine göre demek ki Hıristiyanlardan hatta Papadan herhangi bir itiraz gelmemişti.
'' Hocam! Daldın gidiyorsun ama '' Türkün gözünü oyan kargayı gargaraya getirme. Yazının başlığı ile ilgili hiç bir şey anlatmadın henüz'' Dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız. Şimdi oraya geliyorum.
Efendim bu Schwarzenberg Ailesi köklü bir aile. Ailenin kökleri ta orta çağa kadar uzanıyor.
Türklerle ilgisi ne bu ailenin?
1591 Yılında Osmanlı Devleti, İran'la savaşırken fırsattan istifade eden Avusturya-Macaristan İmparatorluğu hem Osmanlı Devletine ödemek zorunda olduğu haracı ödemez hem de sınırlarımıza saldırıda bulunur. Bunun üzerine Padişah III. Murat Bosna Beylerbeyi Telli Hasan Paşa'ya '' Hele bir bak bakalım bu keferelerin derdi nedir? Neden haracımızı göndermez, neden İran'a sefer halindeyken topraklarımıza saldırırlar?'' mealinde ferman gönderir.
Telli Hasan Paşa toplar az bir ordu '' Gideyim de sorayım'' der. Demesine der ya işte bu Schwarzenberg Ailesinin o zamanki başkanı her kim ise Telli Hasan Paşa'yı Raab Suyu civarında pusuya düşürür ve askerimizin neredeyse tamamını kılıçtan geçirir.
Schwarzenberg Ailesinin 1591'deki temsilcisi herhalde kargaya benzemektedir ya da Türkler bu herife Karga demektedirler orasını bilemesem de Sedlec Kutna Hora Kilisesi bir kemik kilisesine dönüştürülürken Schwarzenberg Ailesi, sanatçı Frantisek Rint'ten '' Atalarımızın Türklere karşı kazandığı zaferi sembolize eden bir şeyler de yap'' diye bir istekte bulunmuşlar, Frantisek Rint de alt sırada, sağdaki fotoğrafta gördüğünüz figürü yapmıştır insan kemiklerinden.
Ha, bu arada merak edenler için yazayım.
1591'de uğradığımız bu kancıklık yüzünden Osmanlı Devleti Avusturya-Macaristan İmparatorluğuna Savaş açtı. Bu savaşlarda kah yendik kah yenildik ama en sonunda 1596'da Haçova Meydan Muhaberesinde çok zor da olsa bir zafer kazandık ki bilenler bilir bu zafare '' Kepçe ve satırla kazanılan zafer'' denir. ( Konumuz o zafer olmadığı için pas geçiyorum o kısmı. )
Evet ey Türk Milleti !
Modern ve çağdaş ( ! ) Batı'nın senin gözünü oyma hayali hiç bir zaman tükenmiş değildir.
Aklını başına toplamaz, tarihinden gerekli dersi almazsan gözü de kaybedersin.... ( gerisini herkes anladı sanırım. )
****
Avrupa'daki tek kemik kilisesi Sedlec Kutna Hora Kilisesi midir peki?
Hayır... Başkaları da var. '' Yaz hocam!'' Derseniz onları da yazarım.
(
Türk'ün Gözünü Oyan Karga. başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
28.01.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.