Melior  Est  Die Mortis Die Nativitatis: Ölüm Günü  Doğum  Gününden  İyidir.
MELİOR EST DİE MORTİS DİE NATİVİTATİS: ÖLÜM GÜNÜ DOĞUM GÜNÜNDEN İYİDİR.
Başlıkta gördüğünüz yazı Hıristiyanların kutsal kitabının ''Vaiz'' Bölümüne ait ve biraz sonra hikayesini okuyacağınız bir şapelin (küçük kilise- bir kilise içinde bir azizin adına ayrılmış küçük ibadet yeri.) tavanında da var..
Evet, İncil'in Vaiz bölümün ilk iki ayetinin tam metni şu şekildedir:
1- İyi ad hoş kokulu yağdan,
Ölüm günü, doğum gününden iyidir.
2 Yas evine gitmek, şölen evine gitmekten iyidir.
Çünkü her insanın sonu ölümdür,
Yaşayan herkes bunu aklında tutmalı.
Bizim kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim ise doğum mu daha hayırlıdır ölüm mü ayrıntısına girmez ama '' Her nefs ölümü tadıcıdır''( Âl-i İmran Suresi 185. Ayet. ) Ayetiyle dünyanın bâki değil geçici olduğunu, her insanın mutlaka öleceğini açık bir şekilde ifade eder.
Dünyanın geçici olduğu hiç kimsenin inkar edemeyeceği bir gerçektir ve bu durum sadece kutsal kitaplara değil milletlerin şarkılarına da yansımıştır. Başka milletleri pek bilmem ama mesela bizde mevlithanların sağa sola sallanarak okudukları bir ilahi vardır:
Gururlanma insanoğlu!
Ölmemeye çaren mi var?
Hazan olmuş bir gül gibi
Solmamaya çaren mi var?
Düşünmezsin hiç ölmeyi
Terk etmezsin eğlenmeyi
Yakası yok ak gömleği
Giymemeye çaren mi var?
Ancak bu ilahi bazılarına sıkıcı ve kasvetli gelir. Şöyle daha neşeli, daha şen şakrak bir şekilde anlatmalı insanların- kim olurlarsa olsunlar- öleceğini...
Aynen şöyle bir şeyler yaparlar:
''Of, bu ne sinir, bu ne öfke
Aman bir telaş, bir acele
Herkes birbirini boğacak
Bu gidişle sonumuz ne olacak?
… Kimi takmış alaturkaya
Kimi batıdan şikayetçi
Ne var sanki bunda kızacak
Dünya hali bu gelip geçici
… Hişt hişt, sakin ol, sinirlerine hakim ol
Hişt hişt, sakin ol, sinirlerine hakim ol
… Kimi lahmacundan utanır
Kimi her önüne gelene gıcık
Ya uzak herkes birbirine
Ya ilişkiler vıcık vıcık
… Kimi entellere düşman
Kiminden cehalete prim
Bu ne manasız didişme
Kimse kimseye bir şey öğretemez mirim
… Hişt hişt, sakin ol, sinirlerine hakim ol
Hişt hişt, sakin ol, sinirlerine hakim ol
Ölümlü dünya, ölümlü insan
Ha alim olsan ha zalim olsan
Evet, ister alim ol ister zalim, ister neşe içinde git öteki aleme ister kederlerle dolu olarak, neticede gidicisin.
Bu acı ama kaçınılmaz gerçek, mezarlıkların kapısına yazılan '' Her nefs ölümü tadacaktır'' ayetiyle inanların nazar-ı dikkatine sunulsa da bizim insanımız mezarlıklar üzerinde çilingir sofrası kurup şarap yudumlayan, ya da mezar taşlarını söküp yaptığı inşaatta kullanan bir tür olduğundan '' Her nefs ölümü tadacaktır.''Ayeti pek korkutucu ve uyarıcı olmaz.
İşte böyle bir endişeden olsa gerek ki Avrupa'nın en batısındaki Portekiz'de bir kilisede doğrudan doğrudan doğruya insan kafatasları ağırlıkta olmak üzere tüm insan kemikleri kullanılmıştır.
Evet, Portekiz'in Evora şehrinde Saint Francis Kiliesinin bir parçası olan Capela dos Ossos yani Kemik Şapeli'nde 5000 civarında insanın kafatası ve diğer kemikleri sergilenmektedir.
Kemikler şapelin sütunlarında, neflerinde, tavanında yalın halde sergilendikleri gibi fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere doğrudan doğruya yapının bir parçası olarak da kullanılmış.
Peki bu Portekizlilerin dertleri neymiş de 5000 civarında kemiği böyle insanların gözlerinin içine sokmuşlar?
Böyle bir şapel tabii ki Portekiz Hıristiyanlarının tamamının fikri değil. Ya kimin/ kimlerin fikri? Fransisken Tarikatının fikri.
Durun burada sizlere kısaca Fransisken Tarikatı hakkında da çok ufak bir bilgi vereyim.
Bu tarikatın kurucusu olan Francesco, bizim öz be öz hemşerimiz. Kendisi Assisi'li... Bilemediniz mi? Yahu Milaslı yani. Bizim Muğla'nın Milas'ından... ( O zamanki adıyla Assisi...)
1181 Doğumlu olan Francesco '' Hz. İsa'nın malı mülkü mü vardı? Doğru düzgün üstü başı ( elbisesi ) mi vardı? Ayağında çarığı mı vardı?'' Diyerek kendi kafasınca tam olarak Hz. İsa gibi yaşar ve kısa süre içinde etrafına bayağı bir mürid toplar.
Papa IX. Gregorius bizim hemşeriyi çok sever ve saygı duyar. 1228'de onu aziz ilan eder. Dahası İtalya'nın koruyucu azizi ilan edilir Francesco. Haliyle kurduğu tarikat da gerek Gregorius gerekse daha sonra gelen papalar tarafından onaylanır.
Ancak, 1600'lü yıllarda gerek Katolik Kilisesindeki bozulma gerek, Protestanlığın ortaya çıkması Fransiskenleri fazlasıyla rahatsız etti. Hem bu duruma tepki hem de insanın ölümlü bir varlık olduğunu bir kez daha hatırlatma gereği duyarak Portekiz'in Evora şehrindeki bu kiliseyi inşa edip insanlara '' Sonun işte bu.'' mesajı vermek istediler.
Bu mesajı ne derece verdiler bilinmez ama ilk liderleri Francesco, üzerinde sadece bir pelerin ve ayaklarında - bugün parmak arası dediğimiz- terlikle dolaşan yoksul bir insanken günümüz Fransisken rahiplerinin Türkiye'de ve halen faal olan okullarına, o okullara akıtılan paraya baktığımızda Fransiskenlerin bir lokma bir hırka anlayışından çoktan vazgeçtikleri, dahası Evangelizm'e evrildiklieri kesin bir gerçektir.
Evet, Ülkemizde halen faaliyette olan Fransisken kiliseleri ile noktalayalım.
Santa Maria Draperis kilisesi ( Beyoğlu-İstanbul)
St. Antuan Katolik Kilisesi (Beyoğlu- İstanbul)
Büyükada - San Pasifiko Kilisesi (İstanbul)
Yeşilköy - Aziz Stefanos Kilisesi (İstanbul)
Mater Dolorosa Katolik Kilisesi (Samsun)
St. Antuan Katolik Kilisesi (İzmir)
Meryem Ana Evi (İzmir)
Terra Santa Manastırı - Kendirli Kilisesi (Gaziantep)
( Melior Est Die Mortis Die Nativitatis: Ölüm Günü Doğum Gününden İyidir. başlıklı yazı Sami Biber tarafından 29.01.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu