Tehir ettiğimsin ve hükmeden hüzünlendiren hüzün çeşmemden eksik olmayan kâh efkâr kâh sitem.

Renklerin de devasa asası saklı içimde ve bir o kadar kıymığı kalemin batan yüreğime yetmedi bozguna uğratılmışlığımın ertesi kalem mademki tek silahım ve işte bıçkın ruhumla sevdalandığım kadar da vardır kendime sunduğum ithamların.

Öznemle özlemim.

Hayatın şifresinde saklı kıblemin izi.

Seyrüseferi yüreğin ve saydam ve şeffaf gözlerimi alamadığım kadar da var hani:

Hani, hani, turuncu güneşin uçuşan şapkası…

Hani, lahit bildiğim o gemi…

Hani, hani limanları köprüleri yaktığım ben ki:

Azadesiyim coşkunun ve hürmetin ve sevginin dinmez sesi ve neferi…

Bir coğrafyadır ki serildiğim.

Ruhumun üstünü örttüğüm o atlastan yorganım ve yangın daha yeni başladı bilsem de dinmeyeceğini bir o kadar direniyorum kah sarkıt kah dikit içime saplanan ben sözcüklerle ve aşkla kuşanıyorum ve kutsanıyorum.

Yarım yamalak bir sevda değil bu.

Yalandan değil sevgim hele ki göstermelik sevgilere de kafa tutarken.

Yalın bir izi var sürdüğüm gizin ve sıra dışı:

Teselli bulduğum kadar da tecelli eden nice tevafuk ve işte evrende uçuşan mucizeler bense kalp gözümle ruhumun sesiyle nakşediyorum bir bir sözcükleri.

Bir mevsim ki cefası dinmeyen.

Seyrüseferinde sandığım sefanın saltanatını sürsem ne olacaktı ki hem?

Cebbar.

Yılmaz.

Olağan dışı.

Coşkunun had safhası ve işte içimde biçimlenen o sevgi o şarkı:

Acıyla beslendiğim.

Açımla diklendiğim.

Rüzgârdan dahi hızlı esebildiğim:

Ve verdiğim her ES.

Her sus payı söylemde bir şiire meylettiğim ama şiirin dahi bana yetmediği ve sayfaları doldururken içimde büyümek bilmeyen bir çocuk bir o kadar gözümde büyüttüğüm insanlardan aldığım darbe ile infilak olacakken tümlenen bir yarım var bir de yarınım ve tünediğim İlahi Dergâh.

Nüfuzlu değilim

Bir o kadar aciz bir kul.

Burnu Kaf dağında söylenceler ve aşka ve Rabbine şirk koşanlar bense onlar adına af dilerken daha çok sevebiliyorken de.

Bir izdiham ertesi.

Ölüm öncesi.

Uçuşan kafiyeler ve hikâyeler ve şiirler ve işte uçuşan o perde hani, çocukluğumun saklı olduğu.

Ne zamanki canım sıkılsa hayali arkadaşlarımı evimde yüreğimde ağırladığım ve yalnızlığımın katsayısında kendimi bulduğum ne ki ben bir kere yüce Rabbime meylettim…

Bir infazdır hem derlenen.

Ve işte idam mangası.

Ve işte idam sehpam.

Başına oturup da demlenmişken çayım ve hüznüm ve adeta bir arpacı kumrusu gibi tüm yüreğimle teselli bulduğum İlahi Aşkın her tecellisinde kendime kavuştuğum.

Önsezilerim.

Ön sözleri ruhumun.

Ve şiirlerimin hikâyesi.

Bir eziyet olarak addedilen dünyanın da çivisi çoktan çıkmışken ve sebeplendiğim duygular insanların rölantiye aldığı ölü vicdanları bense tanıklık ettiğim kadar hayata saf tutuyorum rüzgârın estiği yönde ve içim üşürken ve kemiklerim kırılırken ve ruhum can çekişirken…

Şükür: hayat buluyorum her gün bitiminde kavuşuyorum Rabbime.

Şükür…

Öldüğüm kadar mutluyum çünkü cennetim saklı iç dünyamda çünkü cennetim saklı annemin dualarında çünkü bana bunu yüce Rabbim lütfetti.

Bir çekincem de yok üstelik.

Çalgı çengi oynarken.

Kimine göre züğürt tesellisi benimki.

Şarkılar suskun.

Sözcükler durağan.

Ve ruhumdaki izdiham.

Ardı arkası kesilmeyen mermi yağmuru.

Şafağı bir kere atmış vecizelerin.

Bense şafak sayıyorum…

Racon kesen kabadayılar var çevremde naralar atan yol kesen.

Racon kesen bir sevgi saklı içimde inadına sevdiğim inadına yazdığım.

Aşkın bekası üstelik tüm olan biten ve şartlanmış bir kere mizacım.

Kulluğum.

Künyemde yazan ismim.

Ve çevremde cirit atan gölgeler nasıl da mendebur.

Beyazım.

Ve şeffaf.

Hüzünlü bir o kadar.

Teselli bulduğumsa sadece Rabbimin Dergâhı ve yetim yüreğimi sahiplenen bana kol kanat gerek.

Kutsanmış bir sevginin izini sürerken ve neye meylettiğimden de öte neyden ibaret isem.

Haizi olduğum o tek zerrenin de hakkını veriyorum seve seve ve yaza yaza.

Dalgakıranlar.

Gemici feneri.

Yakamozlar.

Şehrin sevdalısıyım belki de şehrin belalısı ve ben sevgimle şehre şirk koşuyorum ve ben sadece Rabbime koşuyorum cennet ise annemin ayakları altında saklı ve ben ne yaparsam yapayım o kadının hakkını ödeyemem.

Sessizlik bir ön görü.

Sessizlik bir tepki.

Sessizlik büyürken sevgim de büyüyor ve ben kendime ihanet etmeyi seçmemişken bir o kadar inanç ve sevgiden de ibaret iken.

Ve işte ruhumun infazı:

Saydam yüreğim ve mizacımdaki yakamozlar.

Coşkumun zirvesinde.

Hüznün de dibini görmüşken…

Sadece O’ndan istiyorum sadece O’ndan ve o kadar geniş ki yüce Rabbimin haznesi ve de Merhametlilerin en Merhametlisi.

Ben kimim ki?


( Rabbimin Dergahı başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 1.02.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu