Her milletin dünü ve bugünü vardır. Yarınlarını ise milletler yapmış oldukları yatırımlar ve yetiştirmiş oldukları eğitimli, kültürlü, vatan ve millet âşığı nesiller ile belirlerler.

Gelecekte de yaşamak ve tarihin karanlıkları arasında kaybolup gitmemek elbette ki her milletin ve her vatansever ferdin en büyük arzusudur.

Hayalini kurduğumuz, millet ve devlet olarak varmayı hedeflediğimiz gelecekteki yarınlar elbette ki bize milli kumarlardan yani toto, loto ve piyango gibi şans oyunlarından çıkar gibi çıkmayacaktır. Ya da birileri bu hayallerimizi altın tepside bize sunmayacaktır.

Büyüyerek, gelişerek ve güçlenerek varmayı hedeflediğimiz yarınlara bizi ulaştıracak olan tek şey vardır, o da bizim kendi azim, gayret ve irademizle ortaya koyacağımız çalışmalardır.

Çalışmadan, çaba ve gayret sarf etmeden yarınlara çıkmak, başarıyı elde edip millet ve devlet olarak uzun yıllar ayakta kalmak elbette ki mümkün değildir. Bizler millet ya da fert olarak ne kadar çalışırsak o kadar başarırız, ne kadar başarırsak da o kadar ayakta ve hayatta kalırız.

Ekonomik, sosyal, siyasal ve askerî açıdan kendimizi tüm dünyaya kabul ettirip, varlığımızı hissettirebilmemiz için gece gündüz, hedefe kilitlenen bir ok misali şaşmadan ve başka hedeflere yönelmeden başarıya kilitlenmeli ve tüm benliğimizle çalışmalıyız. Peki, ne zamana kadar çalışmalıyız? Başarıncaya kadar değil elbette! Başarının da ötesinde dinimiz, devletimiz, milletimiz, bayrağımız ve ordumuzla sonsuza dek yaşayabilmemiz için sonsuza dek çalışmalıyız. Yani kendimizi yatmaya ve tüketmeye değil, çalışmaya ve üretmeye ayarlamalıyız.

Yatmaya ve tüketmeye ayarlı ve alışık olan milletler sadece dününü ve bugününü yaşayan milletlerdir. Onların devletlerinin, milletlerinin, bayraklarının, ordularının ve vatanlarının yarınları olmaz. Böyle milletler dünü yaşarken bugünü, bugünü yaşarken de yarını harcarlar. Artık bugünden yaşanan yarınlar böyle milletler için asla başka yarınlar yaratmazlar.

Bugünden harcanan yarınlar insanlara ancak esaretler, yokluklar, kıtlıklar, başarısızlıklar ve perişanlıklar getirecektir. Unutmayalım bugünler dün için olmadığı gibi yarınlar da bugün için değildir. Aksine dünler bugünler için, bugünler de yarınlar içindir.

Devletler ve milletler bazında düşünecek olursak, hiçbir devlet ve millet bir başka devletin ve milletin başarısı, mutluluğu ve huzuru için kendi geleceğinden, başarısından, mutluluğundan ve huzurundan asla ve asla fedakârlık edemez. Şayet bir devlet ve millet başka devlet ve milletlerin huzuru ve mutluluğu için kendi huzur ve mutluluğundan fedakârlık yaparsa bunun adı fedakârlık değil feragat olur. Yani onların varlığı için kendi yokluğunu tercih etmiş olur. Bu anlayışa sahip olan devlet ve milletlerin varlıklarını ve gelişimlerini sağlıklı bir şekilde sürdürmeleri mümkün değildir.

Bizler millet olarak dünkü başarılarımızla övünmeyi bırakmalı, bugünkü çalışmalarımızla çok daha değişik şeyleri başarmalı ve bizden sonra gelecek olan nesillerin bizlerle gurur duyabilecekleri faaliyetleri ortaya koymalıyız.

Yarınlara çıkarken diğer dünya devletlerine muhtaç olan, onlara el-avuç açan bir devlet ve millet olarak değil, aksine onlarında muhtaç olduğu bir devlet ve millet olabilmek için tüm benliğimizle çalışmalı ve başarmak uğruna her şeyimizi ortaya koymalıyız. Başarmaktan başka çaremizin olmadığını bilmeli ve ona göre çalışmalıyız.

Bu vatanın üzerinde, bu bayrağın gölgesinde, bu dinin himayesinde, ordumuz, devletimiz, milletimiz, maddi ve manevi tüm benliğimizle bölünüp parçalanmadan kıyamete kadar yaşayabilmek için böylesine hummalı bir çalışmayı ortaya koymak zorundayız. Çünkü bizler devlet ve millet olarak ancak çalıştığımızın karşılığını alırız. İşte ayet-i kerime gerçeği:

“İNSAN İÇİN ANCAK VE ANCAK ÇALIŞTIĞININ KARŞILIĞI VARDIR.” (Necm-39)
( Geleceği Garantiye Almak başlıklı yazı S.ULUPINARLI tarafından 2.05.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu