Bir ülkenin kalkınmasının, refah düzeyine ulaşıp vatandaşlarının rahat, huzurlu ve mutlu bir hayat yaşamasının yolu bellidir. Bu da aklın ve ilmin ortaklaşa gerçekleştirdiği “birlikte yaşama, birlikte çalışma ve birlikte kazanma” yoludur.

 

Her ülkenin insanı rahat, huzurlu ve mutlu bir hayat yaşamayı elbette ki ister. Bugün dünya üzerinde var olan ve insanlar tarafından benimsenen bütün idare şekilleri ve yönetim biçimlerinin de amacı budur. Yani kazanan mutlu insanlar ve yaşanabilir bir hayat. Demokrasinin amacı da budur. Demokrasi ile ülkelerini yönettiklerini söyleyen, demokrasinin bütün kurum ve kuruluşlarıyla işlediğini bildiren devlet başkanları da hep aynı şeyi söylerler. Demokrasi… Demokrasi… Demokrasi…

 

Hayatta kazanmak, millet olarak övünülecek bir takım başarılar elde etmek, toplumu meydana getiren fertler arasında birlik ve beraberliği tesis etmek ve her bakımdan örnek bir toplum ve lider bir devlet olabilmek için demokrasiye ve onunla birlikte çok daha başka şeylere ihtiyacımız vardır. Demokrasi yalnız başına bir sihirli değnek ya da ilahi bir keramet falan da değildir. O da nihayet bir yönetim biçimidir. Hem de tüm dünya insanlarının özlemini çektiği, ama ne hikmetse bir türlü gerçeği ile karşılaşamadığı ve hep sahtesi ile oyalanıp durduğu bir yönetim biçimidir demokrasi.

 

Herkes işine geldiği gibi yorumlayıp kullandığı için insanlık demokrasinin nasıl bir idare şekli olduğunu henüz anlayabilmiş değildir. İnsanlar demokrasinin gereklerini yerine getirirler, hayatlarını ona göre düzenlerler, ekonomik, sosyal, siyasal, dinî, millî ve kültürel değerlere demokrasinin gereği gibi davranırlar, onu şahsi menfaatleri doğrultusunda kullanmazlarsa, ortak kullanılması ya da kabul edilmesi gereken değerler (kamusal alanlar, kamu malları, dinî ve millî değerler) ortak kabul görürse, işte o zaman toplum demokrasi yolunda sağlam bir adım atmış olur.

 

Aksi takdirde toplum olarak bölünmeden ve parçalanmadan kabul edilmesi gereken şeyleri, bölerek ya da parçalayarak kabullenmeye kalkarsak, o zamanda birimizin sahip çıktığına diğerimiz sahip çıkmayacağız ve toplum en temel dinamiklerinden (ekonomik, sosyal, siyasal, dinî ve millî değerlerinden) sarsılıp yavaş yavaş bölünüp parçalanmaya başlayacaktır. Toplumları kurtaran, sözde demokrasiye dayalı idare şekilleri değil, demokrasinin idareciler tarafından aslına uygun olarak bilinçli bir şekilde kabul edilip insanların menfaatine sunulması olacaktır.

 

Nihayetinde demokrasi de bir idare şekli olup kendi gereğince toplumsal yaralara, ekonomik sıkıntılara, siyasi çalkantılara, dinî ve millî hassasiyetlere dayalı gerginliklere çözüm getiren, insanların fert ya da cemiyet olarak rahat ve huzurlu bir yaşam sürmelerini temin etmeye çalışan beşeri bir sistemdir.

 

Bugün hiçbir dünya ülkesi ve o ülkenin idarecileri kendi ülkelerini ve insanlarını demokrasi ile idare ettiklerini ispat edemezler. Ancak iddia ederler. Çünkü bunu ispatlayamazlar. Bugün dünya üzerinde hiçbir ülke yoktur ki, insanları mutlu, rahat, huzurlu olsun ve diğer ülke insanları tarafından gıpta edilsin.

 

Dünyanın dört bir yanı karma karışık olmuş; yolsuzluk, haksızlık, adaletsizlik, hırsızlık ve rüşvet gibi toplumu temelinden sarsan gayri ahlaki vaziyetler ortaya çıkmış ve kimsenin de menfaati ve şahsi çıkarları gereğince bu gidişe bir dur dediği ya da diyeceği yok.

 

Bütün idare şekilleri idarecilerin yanlış, taraflı ve bilgisiz tavır, tutum ve davranışlarından dolayı zulüm, işkence, gözyaşı, haksızlık ve hırsızlığa odaklanmıştır. Kendisini toplumun geleceğine ve değerlerine adadığını söyleyen bu idareciler insanların hürriyetini kısıtlamada her zaman demokrasinin adını kullanmışlardır. Bugün dünyada hâkim olan genel idare şekli ve tarzı demokrasi falan da değildir. Maalesef demokrasi ile sulandırılmış faşizm, Siyonizm, emperyalizm ve komünizme dayalı idarelerdir. Dünya üzerinde hiçbir ülkede demokrasinin mücadelesi de verilmiyor. Kimse de demokrasi havariliğine soyunup yaptığı işlerin demokrasinin bir gereği ya da gerçeği olduğunu iddia ederek kendini ve milleti aldatmasın.

 

Bugün dünyada demokrasi ile idare edilen herhangi bir ülke ya da millet yoktur. Ancak ülkelerini demokrasi ile idare ettiğini iddia eden liderler vardır. Demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işlemekte olduğunu söyleyen idareciler vardır. Ülkelerine daha fazla demokrasi getireceğini vaat eden siyasiler vardır. Ama şimdiye kadar adından bahsedilen demokrasinin ne daha fazlası gelmiştir, ne de insanlar hak ettikleri ve bekledikleri gerçek demokratik bir hayata kavuşmuşlardır.

 

Peki, nedir bu demokrasi diyecek olursanız; demokrasi, istediğimiz ama istemeyenler ve menfaatçiler tarafından kullanıldığı için fırsatını bulup da bir türlü kavuşamadığımız idare şeklidir.

( Demokrasi Nedir Ve Çaremidir başlıklı yazı S.ULUPINARLI tarafından 7.01.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu