Rengiyle müsemma güneş
Haiz olduğu o rakımda saklı sönmeyen
ateş…
Ruhban bir gölge
Şahsına münhasır bir hüzün balyası
Akışkan hüzne karışmış bir kere gözyaşı
Bir yanılgının eşiğinde
Alınganlık yapmadan sürdürürken
yaşamı
Kanaviçeler dizili
Atlas yorganıyım mademki
Umudun
Defansında günün
Bol kepçeden hüzün güfteleri
Arzı endam etmişken şu na’şıma
Uzamında evrenin
Ve nice kayıtsız izlek
Mağdur düşlerin peşinde
Kürediğim kadar ömrü
Diken üstünde yaşayan bir gülüm
nihayetinde
Çuvaldızı
Bol nemli seyyah bir acı
İğnenin deliğinden gözetlerken iç
dünyamı
Havsalamdan taşan nice kelebek
Göğün kompetanı binlerce dilek
Ve işte ruhumun azığı
Körden gözler
Közden heceler
Külümde yangın
Gülün de var iken dikeni
Başım eğmese de arşa
Arzı endam eden kaderin sözüne
Karşı gelemediğim kadar
Yitmeyen nazıma niyazıma
Duacı olsun yeter ki melekler
Konuşlu olduğum şu kubbe ne ki?
Derinlerde gezinen bir zebani
Acıyla biçilen yüreğin zarafeti
Kabul bulacaktır İnşallah Allah
katında
Soytarı bir siren sesi
Ölümü çağrıştıran
İpekten teni
Kaderin
İrdeleyeceğim ne kaldı geride oysa?
Aşkın yüzü suyuna hürmeten
Kefil olduğum içimde yerleşik düzen
Hem hüznün manivelası
Hem umudun sertifikasını
Bana vermişken melekler ve Tanrı
İfa ettiğimden de öte
Toplayamadım gitti hem ötemi berimi
Ötekileştirenlerin nezdinde
Nazenin bir gelincik
Dalı kırıldı kırılacak nice çiçek
Bal arısıyım hem evrenin
Bir yürekten diğerine sektiğim
Çıtası yükseldiği kadar sevginin
Alametifarikası da evrenin
Umuda ve yarına delalet
Bir kör kurşun varsın saplansın
kalbime
Kendime ve Rabbime etmediğim kadar
ihanet
Varsın olsun bir rivayet mutluluk
Hem beklemeye değmez mi?