Hangi duygunun muhteviyatında gizli
idin ve seken yüreğimden kalan son izi sindiren.
Akça pakça ömrün şifresi ve masumane
bir çaba arayışın da külliyesi…
Ah, beyitler aşkın mefkûresi.
Hicran gecelerinde
Hüzzam söylencelerin yalnızlığında
Öykündüğüm devasa bir dalga
Acının hükmettiği yorgun bir hülya
Baş veren arşın
Sonlanan nazın
Ölümcül bir nakaratın
İmlecinde saklıyım belki de
bilinmezin
Şerh düşülesi bir umut
Afaki bir hayat
Direncin sınandığı
Diyetin ödendiği
Yorgunluğun nüsünde
Hamallığı duyguların
Sararan güneşe verdiğim ihtimamla
Serkeş bir tınının yalnızlığı…
Kirli bir renk değil asla içimin
gökkuşağında saklı farkındalığım.
Hayata nispet edercesine kırgın yürek
fayımda sefasını sürdüğüm saltanatım.
Esefle kınadığım zulmü.
Araf’ta saklı na’şımla yolculuk
yaptığım düş âlemi.
Serkeş yalnızlığımın gövdesinde saklı
iken satırlarım…
Ve meylettiğim kâh huzur kâh
yalnızlığımın cafcaflı ç/ağrısı.
Özgündür içime yağan rahmet:
Özgürdür yüreğim kimine göre saklı
bir rehavet kimine göre asalet.
Yuhalandığım ne ki?
Ölümlü düşler sokağından firar ettim
de geldim kondum ruhuna sevdanın:
Kanaviçeler saklı ruhun mezar taşında
ve saklı tutulası ölüm tarihim henüz göç etmediğim cihanda nem tutan yüreğim
nam salan asaletim ve özümle ve közümle saydam bir rahlede rükû ettiğim
sonsuzluğun ibresi.
Bir gölet belki de dünümü gömdüğüm.
Yüreğime zimmetli gökkuşağı.
Siyahın rencide ettiği gözyaşım ve
sükûnet dilendiğim kâinat.
Mevsim kapıştı bir kere bir günde
resmedilen kış ve bahar ve gecenin tohuma kaçan nöbetleri gün yüzlü sırdaş bir
imgeye de takılı iken aklım hele ki bir araya da gelmedi mi iki yakam ve iliğim
kopuk ve kavurduğum irmik helvası dağıtılan onca mavi boncuk bense tüm
sessizliğimle saf tuttuğum kadar hidayetin bahçesinde körü körüne yaşamaktan da
öte korunda hayatın öznemle bangır bangır bağırdığım yüklemi kayıp cümlelerdir
varsa yoksa eşlik eden.
Müridiyim sevginin.
Semada saklı parmak izim.
Münferit bir sevinçtir yüreğimin
taşkınlığı ve aşikâr aşina olduğum sözcükler içimde leyli ruhumda telli çalgı hemhâl
olduğum kadar inancın haznesi nasıl da geniştir mademki beni benden çok seven
bir Rabbim var ve işte asla boyun eğmediğim cihanın yalan güzergâhı ve dinen
öfkem direndiğim kadar direncimin sonlanmayacağının müjdesini verdi bana
melekler.
Sakin bir liman uzağımda.
Seyyah köprüler ve gölgelerse
nefretin tuzağında ve beylik olmayan sevginin ihtiramı acının ihtirası
içerlediğim kadar insanlara taşınası bir yük değilim hem ben ne de kamburu
yalnızlığın ve bir koşu vardığım nihayet kimine göre ölüm kimine göre doğum
acımın merkezindeki o dik açılı üçgen ve kompetanı olduğum kadar hüznün ve
hayal kırıklıklarının lal heceler istifli içimde aklımdan geçeni bilen Rabbime
emanetim: ben ve tüm sevdiklerim.
Haizi olduğum neyim var neyim yok
aralıksız hamt ettiğim.
Hicvettiğim güncem sönmeyen güftem.
Gül mizacımda bazen solduğum.
Yıldız mizacımda salındığım Samanyolu
nasıl ki kuyruğumda saklı elem ve acı ve kursağımda sevgi varsın olsun
yaşadığım can pazarı…
O İlahi Esinti tevafuk yüklü.
O endamlı hüzün nasıl ki yolum Allah
yolu.
Ruhumun dergâhı tünediğim.
İçimin ferahı sadece Rabbimden
dilediğim…