Kederli bir akşamın ılık özlemlerine esiyor rüzgâr
Ağaçların ihtiyar dalları sanki başsağlığı diliyor maziye
İçilen çayın muhabbetinden ırak seyirler
Eflatun gökyüzü ise
Küs bir kız çocuğu gibi geçiyor üstümüzden
Gri bulutların cevapsız soruları
Yudum yudum akan esmer yağmurun eteklerinden düşüyor
Bu boğuk havanın ruhunda günün eksikliği seziliyor
Belli ki izah edemiyor büyük şeyleri
Bin yıllık ömürler dahi anlatamazken kendini
Güneş kısık gözleriyle vedaya hazırlanıyor
Kenarlarda biriken otların uykulu hâli
Sessizliğe kıvrılan taşların, bayırların
Mesken tutulan soğukların ardında
Bir gün daha biterken
Mavilere salınan rengarenk uçurtmanın kalbi kırılıyor
Neresinden kaybettik mavileri dercesine
Hani diyor uyanırsak
Günaydın diyecektik kaybolan hayallerimize