Düşlerim mi hani, hani, d/işlerken
kalemimi diktiğim sökükler misal varsa yoksa yüreğimin mintanı vazgeçişler bir
de vazgeçemediklerim ki en çok kendimden vazgeçmişken ruhumun medarı iftarı ve
işte içinde yaşadığım sır dolu kale’ m…
Münferit hecelerim var misal: nereden
başlasam ki saymaya?
Rengi köz ruhu söz olan bir minval
şakıyan ruhum kanayan yaram bir de yamalı mintanım…
Siz ve de bayım…
B/akmayınız öylece yüzüme sarsmayınız
da kalemimi:
Kaile almadığınızda düşen gardım
yanan ruhum kanayan kalbim sancılı bir var oluş sanrı yüklü yok olmaya
meylettiğim.
Hem, hem kabrim hazır dünden ben
zaten dümende yol alırken çark etmeden sevmedim mi insanları ve aşka da
öykünmedim mi aşikâr aşka âşık yine de teğet geçtiğim kimi zaman hem ben
yasaklıyım babadan ne de olsa bizim evde söz açılmazdı aşktan ve aşkın açtığı
yaradan yine de ben hep merak ettim aşkı ve bodoslama da sevmişken defalarca ve
işte çocukluğumdan miras o şarkı:
Aşktan da üstün.
Künyemde ismim.
Kusurlu addedilen saf ve çocuk
yüreğim.
Bir kumar değilse de yaşamak hayatta
da kaybettim aşkta da zifiri karanlığa teslim olduğum ilk gençlik yıllarım ve
yüreğimin mahşeri kalabalığı bir o kadar yalnız sürdürdüğüm yıllarım.
Ben önce zemheride açtım.
Ben en çok severken ç/ağladım…
Hem ne fark eder ki bir insan eğer ki
iki ismiyle müsemma ise?
Öznem çiçek özlemim yıldız özveri
dolu olduğum bir evren yasaklandığım kadar âşık olmaktan…
Rahmetli babamın ilk göz ağrısı ve
biricik sevdası ve o, o kadar kol kanat germişti ki üzerime ne saldı beni oyun
bahçesine ne de yalandan sevdi…
Hem bizim evde eve geç kalmak da
yasaktı.
Yasak-savar ruhum hem okuldan eve
uzanan yol mademki on dakika idi on birinci dakikada babam uzanırdı okul
yoluna.
İçimdeki hüzün bahçem.
Ruhumdaki cennetim.
Bilmez kimse hem, bayım:
Ben aslında bir ömür cehennemi
yaşadım.
İçtimada iç sesim ve baskın dış sesin
dinmeyen nidaları.
Üşümem de yasaktı terlemem de koşmam
da sevmem de.
Kusurlu addedilen bir fani: baba
sözünden çıkmayan üstelik onca zaman geçmiş olsa da üzerinden babamın ebediyete
intikal ettiğinin hala girer rüyalarıma ve hesap sorar bana.
Şikâyet merciim kalemim.
Şiarım kalemim.
Sancılandığımdan beri her doğum
vaktinde şiirin bir de altına imzamı attığım o akit nelere delalet şu hayat
dediğin ödediğim nakit?
Renkler var uzamında göğün.
Beyaz ve pembe benim tercihim.
Bir de karanlık ve zifiri gece
sığınağım sandukam sandığım hatta mezarım…
Bizim buralara düşmez yolunuz o halde
peşinen söyleyeyim:
İnanın ki kolay değil yaşamak kolay
değil bunca şeyi yazmak.
İki arada bir derede yazdığım kadar bir
ömrü ben sevmeye harcadım hem de kadın erkek fark etmeden aşktı mademki kıblem
ve işte çalan nice şarkı ve d/okunmaksa s/onsuzluğa seve seve çıktım hidayetin
basamaklarını gerçi kendime geç rastladım amma…
Bununla mukayyet olsun.
Varsın en mütereddit yürek olayım
kendimle bir türlü de uzlaşamadığım.
Ne dünüm kaldı ne günüm yarınlarsa
korkum ve duyduğum hicabın ana kıtası.
Yalnızlık devindiğim bir sancı ve
biliniz ki, bayım: yalnızlık önceleri benim seçimim olsa da cihan beni mecbur
kıldı yalnızlığa ama gözümü kırpmadan da sevebildiğim bunca insan varsın
olmasın bir yara.
Yâdım.
Yalvardığım.
Yandığım.
Yakardığım.
Yüce Huda.
Acımla açımla açamadığım bir kara
kutu belki de yüreğimin en alt çekmecesi ve siz orada iken ben hali hazırda
konumlandıramadım kendimi hayat denen bu güzergâhta.
Gecem gündüzüm.
Günyüzü görmediğim kadar gürbüz sesi
hüznün.
Hangi minvalde sekiyorsam artık…
Misal.
Dün gece babamı gördüm rüyada ve
elinde bir cetvel bekliyordu beni köşe başında.
Bizim buralara fazla yağmaz mutluluk
ben de hüznümle beslenmeyi şiar edindim madem ve işte şair yüreğimle de en çok
ben sevmedim mi?
Kendime sıra ancak geldi.
Kendimsiz bir ömür dilemiş olsam da
Rabbimden kıyamadım içimdeki çocuğa ve azıcık da onu patakladıktan sonra başını
okşayıp bırakıverdim usulca.
Karşı geldim tabiat kanunları:
Yalnızlık ve ben!
Yakardığım bazen sitem ektiğim.
Yandığım kadar yağdığım ve alt
etmekle mükellef sefil nefsimi.
Karınca kararınca yazıyorum ve
yaşıyorum ve seviyorum.
Esefle kendimi kınıyorum hem…
Hem benim bir ömür insanlardan
aldığım darbeler sığmaz sayfaya sığmaz da sözlüğe hatta alfabeye ve işte ben
doya doya yazma aşkımla aşkın hakkını veriyorum Allah nezdinde…
Aşikâr aşkım.
Ama dedim ya:
Aşk yasak bir kelime bizim buralarda
her ne kadar ben babama ve tabiat kanunlarına karşı gelsem bile…
Mil çekmişken gözlerime minnet
etmediğim kadar da bir Allah’ın kuluna ve külliyemde dinmeyen o yangın ve işte
ilk kurtardığım kalbim sizse emanet olun Allah’a ve sakın da taş değmesin
ayağınıza…