Dünyanın
hangi ülkesinde olursa olsun, her devlet çocuklarını ve gençlerini eğitim
kurumlarıyla geleceğe hazırlar. Bilim temelli eğitimler, ilkokul çağından
başlar. Yetenekler erken dönemlerde tespit edilir. Eğitim sürecinde yetenekleri
belirlenen öğrenciler, yeteneklerine ve ilgi alanlarına göre eğitilirler.
Gençlerimiz mezun olduğunda mühendis, tıp matematik, resim, tarih, coğrafya,
edebiyat, müzik heykeltıraş ve edebiyat gibi pek çok branşta nitelikli eleman
olarak devletine, milletine ve tabi ki dünya insanlığına hizmete hazırdır. Bu
gençler, belirli bir dönem mesleğinde daha da pekişmesi için staj görür,
bilgileri ve becerileri gelişir. Akademik unvan alabilecek safhaya geldiğinde
sınavlara katılarak hak ettikleri unvanları alır ve yetenek-lerine göre
istihdam edilirler. Öğrencilerimizin bu safhaya gelebilmesi için hükümetin
üniversiteleri birer ilim ve irfan yuvası görerek, her üniversitede mutlaka
AR-GE imkânlarını artırmalıdır. Devlet, bunu yeterli görmemeli, yetenek li öğrencileri
yurtdışına göndererek öğrencilerin ilminin pekişmesini ve artmasını sağlamalıdır.
Gelişmiş ülkeler, öğrencilerini bu şekilde eğitiyor ve başarılı sonuçlar elde
ediyorlar.
Türkiye’de
gençlere gerekli özen gösterilmiyor.
Eğitim
kurumlarının etrafında torbacı olarak bilinen uyuşturucu satan kişiler cirit
atıyor. Merdiven altı diye bilinen sentetik uyuşturucu maddeler el altından
gençlere veriliyor ve gençler uyuşturucu bağımlısı oluyorlar. Bu korkunç gelişme
ayyuka çıktığında Milli Eğitim Bakanı, uyuşturucuya alışma yaşının 14 değil,
21 olduğunu söyleme
gafletinde
bulunmuştu. Sanki 21 yaşında uyuşturucu bağımlısı olmak gençler için bir
tehdit değil!
İŞTE GENÇLERİMİZİN
BAĞIMLILIK ORANI:
15 yaş
altı % 14
15-19
yaş arası % 37,4
15-24
yaş arası % 71
20-24
yaş arası % 28
25-29
yaş arası % 11,4
İNTERNETTEN
UYUŞTURUCU ALANLAR:
Yüzde
23’le ilk deneme yaşı 15 yaş altı
Yüzde
1,7’si hiç okula gitmemiş
Yüzde
91’i 1-8 yıl eğitim almış
Yüzde
7,3’ü 9-12 yıl eğitim görmüş
Yüzde
35,3’ü meraktan başlıyor
Yüzde
85’i sokak satıcısından alıyor.
Ülkemizde
uyuşturucu bağımlılığı tedavisi görenlerin % 48”inin ise 19 yaş altı yani
ortaokul ve lise, zorunlu eğitim çağında olduğu dikkat çekicidir. Uyuşturucu bağımlısı
gençlerden intihar haberleri geliyor. Gençler ve aileleri ülkenin bu durumundan
bir hayli endişeli.
Çocuklarımız
ve gençlerimiz bir yandan uyuşturucu tehdidiyle karşı karşıya kalıyor, diğer
yandan akıl ve ilimden uzak bir zihniyetle eğitiliyorlar. Son günlerde basın
ve medya organlarından gördüğümüz gibi çocuklarımızın derslerine sarıklı eğitmenler
giriyor ve yoz anlayışlarını çocukların beyinlerine işliyorlar.
Uygulamaları
şöyledir: Yobaz-dinci hocalar, ders saatlerini namaz vakitlerine göre düzenliyorlar.
Namaz kılındıktan sonra bu öğrenciler mezarlığa götürülüp, ölüler için dua
etmeyi öğreniyorlar. Bu uygulama tamamlandıktan sonra da çocuklara mezar ve
camii temizliği yaptırıyorlar; yani öğrencilerin eğitimleri böyle saçma
sapan uygulamalarla heba ediliyor. Dikkat edelim; İsviçre’de çocukların önlerine
saat parçaları konularak çocuklara saat yapmaları öğretiliyor! Aradaki fark
bu kadar net!
Yobazların
yaptığı bununla da sınırlı değil:
Geçtiğimiz
günlerde yetişkinlerin bile tüylerini diken diken eden bir haber gündem oldu.
Diyanetin ve tarikatların dayatması sonucunda öğrenciler için kâğıttan
yapılmış kurbanlık koyunlar çocukların önlerine konuluyor; çocukların
ellerine tahtadan yapılmış bıçaklar veriliyor ve yobaz eğitmenlerin gösterdiği
gibi çocukların kurban kesmeleri isteniyor!
Böyle
bir zihniyetin bunları yapması gayet normaldir çünkü bu zihniyet, ilme ve fen
bilimlerine karşı düşman-lığı var. Hatırlayalım, Eğitim seviyesi yükseldikçe oy
oranlarının düştüğünü alenen söyleyen bir zihniyetin ellerine teslim
ediliyor gençlerimiz. Bir yerde eğitimli insanları gördükçe kendilerini
afakanların bastığını söyleyenleri de gördük.
Ne yazık
ki, Türkiye’de hayalleri çalınan, çalışma imkânı bulamayan gençlerimiz
geleceklerini Avrupa ülkelerinde arıyor artık.
Şu
araştırma çok ilginç: Yurt dışından Türkiye'ye göç edenlerin sayısı 2021
yılında, bir önceki yıla göre % 116,9 artarak 739 bin 364 kişi olurken son iki
yılda ülkeden gidenler 708 bini aştı. Bu araştırmaya göre 2019, 2020 ve 2021
yıllarında ülkeden 20-29 yaş arasında 286 bin genç geleceğini yurt dışında
aradı.
Türkiye’den
kimler kaçıyor?
Doktorlarımız,
Hemşirelerimiz,
Bilim
insanlarımız,
Öğretmenlerimiz,
Avukatlarımız,
Mühendislerimiz,
Meslek
lisesi mezunlarımız,
Sermayesi
olan meslek sahibi vatandaşlarımız,
Bu vahim
tabloya baktıkça Türkiye’nin beyninin söküldüğü anlaşılıyor. Bir ülkenin beyni
sökülüyorsa o ülkenin kısa, orta ve uzun vadede toparlanması asla mümkün değildir.
Bu sebeple; ülkemizin tepesinde bulunan kelli-felli beylerin gerçeklerle yüzleşerek
bu çökmeye dur diyecek ciddi adımlar atması gerekir. İlk başta dört başı
mamur Gençlik Projesi hazırlayarak hayata geçirmelidir. Üniversitelerde
diploması şaibeli dinci-yobaz akademisyenler eğitim kurumlarından uzaklaştırılıp,
yerine ehliyetli ve liyakatli akademisyenler bir an evvel atan malıdır. Üniversiteler
mutlak surette özerk olmalı, siyasetçiler ve tarikatlar eğitim yuvalarından
o kirli ellerini çekmelidir. Her üniversite yerleşkesine bir yurt yapılarak
yurt sorunu kökten çözülmeli; başka illerden gelen, bin bir zorlukla okumaya
çalışan gençlerimize hükümet mutlaka el uzatmalı, öğrencilerin maddi ve
manevi sorunlarını çözmelidir. Hükümet ve üniversite yönetimi, öğrencile-rimize
araştırma ve icat etme duygusunu aşılamalı ve hazırlayacağı Gençlik Ödülleri
Projesi ile ödüllendirilmelidir.
Kanımca,
bu uygulamalar tez zamanda hayata geçirilirse öğrencilerimizin okuma şevki
artacak, beyin göçü duracak; kendini yalnız ve çaresiz gören çocuklarımız ne düğü
belirsiz tarikatların eline düşmeyecek, Türkiye eğitimli insanlar ülkesi
olacaktır. Gençliğine sahip çıkan bir ülkenin beka sorunu olmaz, diye düşünüyorum.
Makalemi, Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal’in şu
sözleriyle noktalıyorum: “Benim manevi mirasım bilim ve akıldır. Benden
sonra, beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde aklın ve bilimin rehberliğini
kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar. Bilim ve fen nerede ise oradan
alacağız ve her ulus kişisinin kafasına koyacağız. Bilim ve fen için kayıt
ve şart yoktur.”