Türkiye, ağır bir ekonomik bunalım yaşıyor. Sa­vaş ha­linde olan ülkelerin enflasyon oranları % 8-12, fakat ül­kemizde enflasyon oranı TÜİK’e göre % 62, ENAG’a göre % 120 oranında. Hile yapmakta mahir olan yetkili­ler, kâğıt üze­rinde enflasyon oranlarını arzu ettikleri se­viyede göstere­rek, ekonominin yoluna girdiği yalanını söylüyorlar. Onlar yalan söylemeye devam et­sin, halkın cebindeki yangın her geçen gün bü­yümeye, can yak­maya devam ediyor.

 

Hangi ülkede olursa olsun, dolar sürekli yükse­li­yorsa milli paralar değer kaybediyor demektir. Türk parası Cumhuri­yet tarihi boyunca en de­ğersiz döneminden ge­çiyor. Bu­nun sebebi; ekonominin ‘nas’ ve ‘faiz sebep, enflasyon so­nuç’ anlayışıyla yönetilmesidir. Bir başka sebep; ‘saldım çayıra, Mevla’m kayıra mantığı ile ser­best piyasa ekono­misinin uygulanmasıdır. Bu saçma uygulamada pi­yasa de­netimi yoktur. Ücretliler, esnafın insafına terk edilmiştir. Aynı ürünü aynı fiyattan başka bir marketten alma imkânı yoktur.

 

Bu saçma ekonomik anlayış ile ev kiraları ina­nıl­maz de­re­cede artış gösteriyor. Bunun sebebi de sığınmacılar olarak gösteriliyor. Sözde, ka­nunu­muzda kiralar % 25 olarak be­lirlendiği halde, kira­lar % 200-300 oranında artış gösteri­yor ve bu se­beple ev sahibi-kiracı kavgaları baş gösteri­yor; bu kavgalar ya ölümle ya da yara­lanmalarla sonuçla­nıyor. % 25 neden uygulan­mıyor sorusu da haliyle anla­mını yitiri­yor. Çünkü devleti yönetenler yasa­lara uymuyor ki, vatan­daşlar nasıl uysun!

Ağırlaşan ekonomik koşullar neticesinde ücret­lile­rin ve emeklilerin aldığı maaşlarda birbirin­den farklı oluyor. Bazı emekliler halen 10.000.- TL alır­ken, diğer emekliler 15.000.- TL alıyor. Dul ve ye­tim aylığı alanların hali içler acısıdır. Asgari ücret 17.000.- olurken, emekli maaşları ta­rihinde ilk defa asgari ücretin altına düşmüş­tür.

 

Durum böyle olunca; fakir halk, piyasanın ağır şartları al­tında temel gıda maddelerini tane ile al­maya başladı. Kar­puz, dilim ile satılıyor artık. Sebze ve meyveler artık tane ile alınıyor. Zey­tin­yağı, Ayçiçek yağı su bardağı ile alını­yor. Şe­ker bile gram ile alınırken, simit fiyatları üç katı artmış du­rumda. Fakirlik ve sefalet arttıkça bo­şan­malar ve dep­resyon hapları satış rekorları kırıyor. Ye­terli beslene­meyen insanlarda çeşitli hastalıklar ortaya çıkıyor. Özel­likle ço­cuklarda zekâ geriliği baş gösterir­ken, fiziki gelişmeleri de yavaşlıyor!

 

Bir başka vahim durum da, yoksul çocuklar okullarına gi­derken kumanya götüremiyorlar. Da-ha önce ilkokul­larda öğrenciler süt, poğaça, yumurta ve meyve ile besleniyor­lardı. Beslenme çantalarının da içi boşaldı.

 

Baklavacılar, börekçiler, dönerciler de ürünleri­nin içini bo­şaltmak zorunda kaldılar. Cumhuriyet tari­hinde ilk defa boş baklava, boş börek satılı­yor ar­tık. Döner almak iste­yenler, dönere bandı­rılmış ekmeği döner niyetine yemeye mahkûm olmuştur.

 

İçi boşalanları sıralayalım:

 

a-) Hayallerin içi boşaldı,

b-) Dönerlerin içi boşaldı,

c-) Baklavaların içi boşaldı,

d-) Böreklerin içi boşaldı

e-) Cepler boşaldı,

f-) Eğitimin içi boşaldı,

g-) Dinin içi boşaldı,

h-) Aile mevhumunun içi boşaldı,

ı-) Manevi değerlerin içi boşaldı,

i-) Sağlık sisteminin içi boşaldı,

j-) Hazinenin içi boşaldı,

k-) Adaletin içi boşaldı,

l-) Tarım ve hayvancılığın içi boşaldı,

m-) Yunanistan adalarımızı elimizden aldı, Ege de­nizi

bo­şaldı,

n-) Dış siyasetin içi boşaldı,

o-) Siyaset dili kirlendi, siyasetin içi boşaldı,

p-) Beyin göçü ile ülkemizin içi boşaldı,

 

Bu vahim tablo, ülkemizin kimler tarafından na­sıl yönetil­diğinin resmi verileridir. Ülkemizde ağır ekonomik buhra­nın yaşandığını kelli-felli yönetici­ler zaten itiraf ediyorlar ve 2028 yılında ekonomi­nin rayına oturaca­ğını, enflasyo­nun da tek haneli rakamlara düşeceği pa­lavrasını söy­lü­yorlar. Kişiye özel bu retoriği yıllar boyu dinle­dik durduk.

 

İçi boşalmış bir ülkenin ehil ellerce yönetilmesi halinde bile böyle bir ülkenin ayağa kalkması uzun yıllar ala­caktır. Tür­kiye’de savaş yaşan­madığı halde savaş ha­linde olan ül­kelerin du­rumu ülkemi­zin halinden daha iyi görünüyor. O ülkelerin eko­nomik verilerine bakıldığında du­rum anlaşıla­caktır. Türkiye yönetimi, savaş ha­linde olan ülkelerden petrol, doğal gaz, tarım ürünleri alıyor. Hatta Tür­kiye’yi yönetenler, ülkemiz bir tarım ülkesi olduğu halde saman bulamıyor, başka ülkelerden saman ithal ediyor! Bu vahim durum, ülkemizin emin ve adil olmayan siyasetçiler tarafından yönetildiğinin açık bir örneğidir.

 

Konumuzu Fatih Sultan Mehmet Han’ın şu an­lamlı sözle­riyle tamamlayalım:

 

“Aklı öldürürsen, Ahlak da ölür. Akıl ve Ahlak öldü­ğünde millet bölünür. Kadı'yı satın aldığın gün Adalet ölür. Ada­leti öldürdüğün gün Devlet ölür.”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

( İçi Boş başlıklı yazı Halit Durucan tarafından 25.03.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu