Bence:
Hepimizin bildiği üzere ülkemiz dünyanın en zengin ve en güzel coğrafyalarından biridir. Bir bölgemizde yazı yaşarken, bir başka bölgemizde kışı yaşıyoruz. Tarihi eserleri, gölleri, denizleri, dağları, ovaları ile göz kamaştırıyor ve turizme davetiye çıkarıyor. Bu yüzden emperyal güçlerin iştahlarını kabartıyor ve tüm küresel şimşekleri Anadolu’m üzerine çekiyor ancak güzel ülkemizin etkili bir paratoneri yok maalesef!
Böyle
güzel bir ülkenin en yüksek akıl ve en yüksek güvenlik ön lemleriyle korunması
gerekir. Geçmiş dönemlere şöyle bir göz atarsak eğer, ülkemizin bazı hükümetler
tarafından bir hayli hırpalandığını; bazı hükümetler tarafından ülkemizin kalkınması
için bir takım yatırımlar yapıldığını ancak ülkemizin ilerlemesinin bazı güçler
tarafından engellendiğini görürüz.
Bu
makalemde kafama takılan bazı sorunlara kısaca değinmek istiyorum:
1-)
Gereğinden fazla parti,
2-)
Partilere yapılan hazine yardımları,
3-)
Parlamentoda milletvekili sayısı,
4-)
Örtülü ödenek.
Gereğinden
fazla partilerin varlığı:
Ülkemizin bugünkü buhranlı günlerini ve geçmişte benzer krizlere bir göz attığımızda Türkiye’de gereğinden fazla partinin faliyet gösterdiğini görürüz. Bazı partiler her ne kadar ‘tabela’ partisi görünümünde olsalar da seçimlerde yeterli oy aldığı için hazine yardımı almaya hak kazanmıştır. Bazı partiler, pasif durumda kaldığı için kapatılmıştır. Bunlardan bazıları da kendini kapatmıştır.
Türkiye’de
şu an aktif olan 135 parti bulunmaktadır, ancak bu partilerden sadece 24 parti
seçimlere katılmaktadır. Kurulan bu partiler, Türk toplumunun belirli seçmen
kitlesine göre ideoloji belirleyip, siyaset yapmaktadır. Kimi partiler
milliyetçilik, kimi partiler sosyal demokrat, kimi partiler din, kimi partiler
Cumhuriyet, kimi partiler de toplumun etnik kökenine göre siyaset yapıyor. Bu
partilerin çoğu hiçbir zaman tek başına iktidara gelemiyor. Burada kritik olan
şudur ki; marjinal partiler bazı dönemlerde hükümet ortağı olabiliyor ve ülke
yönetiminde söz ve karar sahibi olabiliyor. Kimi zaman koalisyon hükümetleri kurabiliyorlar.
Burada
yapılması gereken şudur diye düşünüyorum: Hangi parti olursa olsun, hangi
kitleye hitap ederse etsin, söz konusu Ülkemiz ise ideolojik saplantılar bir
kenara bırakılmalı; bilgili, deneyimli ve vizyoner siyasetçiler ve bürokratlar
en yüksek oy alan partide bir araya gelerek görev taksimi yaparak ülkemizi birlikte
yönetmeli ve acil çözüm bekleyen tüm sorunlar çözülmelidir. Atatürk'ün söylediği
gibi; "Mevzubahis vatan ise gerisi teferruattır.”
Burada şöyle bir eleştiri yapılabilir: Her siyasi partinin amacı iktidara gelip, ülkeyi yönetmek. Bu hedeflerle siyaset yoluna çıkan partilerin elbette sorunları çözeceğine inandığı kadroları vardır ve bu sebepten dolayı böyle bir karma yönetime yanaşmak istemeyebilirler, fakat geçmişte ve günümüzde gördük ki, bu anlayış çok defa iflas etmiştir. Hatırlayalım; ülkemiz defalarca ekonomik ve siyasi kriz yaşadı, sorunlar çözülemedi, bazen istifa etti, bazen de erken seçim kararı aldı.
Partilere
hazine yardımı:
Partilere
yapılan hazine yardımlarını da yanlış buluyorum: Seçimlerde hazine yardımı
alacak kadar oy alan partilerin oy alma oranları yükseltilmeli ve parti sayısı
bu yolla azaltılmalıdır.
AK Parti
toplam 2 milyar 658 milyon lira, CHP 1 milyar 892 milyon lira, MHP 752 milyon
lira, İYİ Parti 722 milyon lira, Yeşil Sol Parti de 658 milyon lira hazine yardım
alacak. Bu cümleden devamla; siyaset sahnesine çıkan partiler, kendi öz
güçleriyle siyaset yapmalıdır. Gücü olmayan partilerin milletin sırtına binmesini doğru bulmuyorum.
Milletvekili
sayısı:
Şöyle
bir düşündüğümüzde 90 milyon nüfuslu ülkemizde 600 milletvekili fazladır. Şu an
itibariyle milletvekili maaşı 110.000.- lira. 600 milletvekiline göre hesap
ettiğimizde 66.000.000.-lira tuttuğunu görürüz. Ayrıca hazineden, emekli
milletvekillerine de maaş ödeniyor ve şu an kaç emekli milletvekilinin maaş aldığını
bilemiyorum. Bildiğim, emekli milletvekillerinin 51.970.- lira aldığıdır. Bu
sebeple, milletvekili sayısını azaltmak için yeni bir seçim bölgesi ve sistemi
geliştirilmeli; nitelikli insanlardan oluşan milletvekili sayısının maksimum 150-200
olması sağlanmalıdır. Böylece kamunun sırtındaki kamburlar ortadan kaldırılmalıdır.
Örtülü
ödenek:
Neden
örtülü ödenek? Böyle bir ödenek olmamalı. Ödeneklerin üstü hangi sebepten
örtülür? Şayet bir şey saklanıyorsa orada bir takım şüpheli durumlar olabilir
demektir. Cumhurbaşkanı harcamalarını da açık ve şeffaf bir şekilde yapmalıdır.
Ayrıca örtülü ödenek "devlet sırrı" olduğu gerekçesiyle bir sır gibi
saklanıyor. Bu sebeple; örtülü ödenek denilen keyfi harcama sistemi bir an
evvel kaldırılmalı; Cumhurbaşkanı bütçesi Maliye Bakanlığı tarafınca
belirlenip, verilmelidir.
Sonuç:
Her
seçim döneminde gördüğümüz partilerin görselleri meydanlarda, caddelerde ve
dahi ara sokaklarda sergileniyor. Seçimler bittiğinde bu görsellerin tamamı
toplanıp çöpe atılacaktır. Çöpe atılan bu milli servetimiz bazı sorunlara can
suyu olabilir, ya da tasarruf kalemine yazılabilir. Bu sebeple; her türlü
israfa ve ranta son verilmelidir.
Şunu da
özellikle belirtmeliyim ki; partiler, seçim propagandasını devlet televizyonlarından
veya özel televizyonlardan yaparak milyonlara hitap edebilir. Meydanlara
dökülerek israfa, çevre ve ses kirliliğine sebep olmaya hiç gerek yoktur, diye
düşünüyorum.