Mahcup bir renktim öncesinde alenen savsakladığım iç sesim sönmeyen sevgim bir de telaşla sevdiklerim.

İklimlerden urban.

Aşkın yenik düştüğü.

Şehrin sistematik yalnızlığı.

Oysaki kalabalıktı uzmanların şerh düştüğü uzamında şehrin bir uzuvmuşçasına bir araya asla gelmeyen o iki dik yakası şehrin.

Memba suyuydu belki de kesilen.

Ya da çökmüş şebeke sistemi şebeklerin ve şaibeli sözcüklerin esintisinde salınan alacalı bulacalı düşler misali geçkin kadınlar geçkin simalar geçimsiz âşıklar ve ölü sevdalarda can veren mevtalar.

Kalburüstü bir aşka meyletmişken oysa cihan:

Uzamı bir sevda masalı iken şehrin.

Uzun uzadıya da sevdi mi insan.

Uzun ve yorgun masalların başşehri içtimada şair nöbette kalem, isli kale duvarları ölü bedenin belleğini tarayan bir radar misali iken yürek ve kürediği kadar şair önünü yetmedi: tünediği kabri oysaki mutlu mesut yatarken yatağında yer yatağına uzanan hayalleri ile hemhal aşkın aksi neferi sevdanın ılıman bir mevsime de meyletti mi insan.

Teferruat dolu bir gün ne ki özet geçilesi, o uzun uzadıya biçeminde ömrün biçimsiz bir kaftan ve cüssesi yerlerde sürünen bir hayal gibi cübbesi ile şiirden bir hikâyeye bir romandan bir masala seken kordan ve közden o kurşun kalem mademki uleması mademki ulağı şairin…

Çıtı dahi çıkmazken öncesinde.

Çat kapı aşk hak getire.

Mevsimlerden nezle olmuş bir ilkbahar şöleniç

Miadı dolmuş kışın cüreti.

Mizansen ise her mevsim hele ki bir günde sayılı geçişle sayısız mevsimi yüreğine sığdırdı mı da şair…

Öte yandan komplimanlar sunan ilham perisi aşkın da nevası nüvesi.

Duayeni olmuş bir kere hüznün kenetlendiği kadar yürek ve kalem ne kene ne kinaye ne sıradan bir hikâye ve işte örülü saçları şiirin hele ki meddücezrinde evrenin şerh düşülesi hayaller zincirinde.

Hem ölenle de ölünür, azizim dercesine…

Azadesi ömrün.

Anka kuşu ruhundaki külün.

Müdavimi de oldu mu insan eğer ki bir gülün…

Hele ki ismiyle müsemma mizacında saklı gül bahçesi dikenlerini dahi sevebildi mi de insan kırık olsa bile dalı ve işte hala ayakta ve dimdikken de başı diklendiği kadar kadere ve zalime ve iblise…

Künyesinde de saklı iken diğer ismi.

Külliyen yalan olsa ne ki zemherinin üşütmediği…

Gel gör ki en çok sevgisizlik ile ürperen teni ve bedeni ve tini ve titri.

Göğün kodaman kanatları.

Yerkürenin hem misafiri hem hikâyesi.

Mizacında da yaşattığı kadar iki ismini hele ki o iki isim de birbirine taban tabana zıt oldu mu…

Sıcak bir duygunun telaffuzuna eşlik eden bir gül.

Ve yıldızlar kadar uzak iken mutluluk ve buz kesen yüreğin nidasında saklı iken o donuk ruh bakışlarında dahi yaşatabilirken uzaklığı aslında şairin kendi içinde saklı iken o t/uzağı elbet gülün şerefesi elbet yıldızın kuyruğu kaydığı kadar Samanyolunda ve de âşık olduğu kadar şatafatlı mehtaba…

Ha Gül ha Yıldız:

Küskün mizacında saklı iken hız kesmeyen duyguları:

Aşkın külliyesinde saklı bir cennet bahçesi hele ki o bahçenin de adı iken, ANNE…


( O Cennet Bahçesi Hele Ki Adı Anne İken... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 19.04.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu