Binbir defa ahdedip, bir kere de bozandan,
Şehadet parmağını, kesmiş koldan bîzârım...
Kutsalına ant içip, ilk zorlukta tozandan,
Menziline varmayan, bozuk yoldan bîzârım...
Aya küsmüş gecede, boyun bükmüş ketreden,
Dolunayı beklerken, suya düşmüş katreden,
Bulutlarla sislenmiş, gökyüzünü setreden,
Berraklığı kaybolmuş, kirli koydan bîzârım...
Bir anne doğururken, ümit edip hayrını,
Hayırsız evlat olup, yüze vurup kahrını,
Helali de bilmeyip, doyurduğu karnını,
Haram ile dolduran, bozuk soydan bîzârım...
Bir yuva kurmak için, kıble bilip sünneti
Örnek alıp nebiyi, kurdukları cenneti,
Unutarak her şeyi, ettikleri laneti,
Dile alıp düşmanca, yıkan toydan bîzârım.
Büyütüp besleyerek, güneşten gizlediğim,
Her halini dört gözle, yürekten izlediğim,
Ayağına fer olup, nalını bizlediğim,
Cenke yolum düşünce, asi taydan bîzârım...
Kılını kırk yararak, bahaneyi taç eden,
Başına külah giyip, sarığını saç eden,
Hem kıyamı yok sayıp, hem sücudu hiç eden,
İlahını bilmeyen, "müslüm" kuldan bîzârım...
Ulemaya kaybetmiş, hürmet denen şiarı,
Hayatına boş vermiş, sünnet denen şiarı,
Bir kenara bırakmış, tevhit denen şiarı,
Ahireti unutmuş, keriz huydan bîzârım...