Kıs sesini aşkın ve kısasa kısas
bilme duygularımı
Kasıntı bir imgenin mağduriyetine
yenik düştüm düşeli
Yandan da çarklı iken olası düşleri
Hazana meylettim baharın tomurcuğunda
Ve İlahi Aşk iken
Turuncu ve tombul güneşin kollarında
Uyuya kaldım ansızın
Gökse beklemede
Aşina iken aşikâr ruhumun işgali
Sökün ettim edeli beden denen
külçenin son durağa
Verdiği selam ile
Ne çok eziyet de b/ellemişken beşer
sevgiyi
Meziyet babında çıktığım şu yokuşu
Yoldan çıkmamak adına
Rest çektiğim cihanı
Bir nebze de olsa saklı tutmak adına
Elbet benliğimi
Elbet kimliğimi
Yürek ve ruh ve beden üçlemesinde
Üşenmeden de umut ettiğim sair belge
Nasıl da aşina hüznüme
Nasıl da koyu gözlerinde
Gecenin hükümranı olmaksa sevginin
Ve işte nakşı ölümün
Na’şımda saklı dünümün
Pencereden savurduğum külleri
Bir peyzaj iken aşk
Bir de redif dolusu küfem
Kümelediğim sair hece sair imge
Külbastı duyguların ertesi
Noktayı koymaksa şiire
Daha da yazılası nicesi
Eflatun göğün endamlı bulutları
Otağı kurduğum arpacı kumrusu
Boykot eden sevgiyi
Hangi kımıltı ise kaybolan
Hangi şiirse yazılmaya doymayan
Bazen bir ukde
Bazen nükte
Hele ki yok mu o zümre?
Baştan aşağı karanlık
Sağdan sola çarpık
Düzenin idamesi
Karaçalı misali
Misilleme yapan sözcüklerin umresi
Hüzün ve mevsim ve sevgi
Sancılı bir oluşum ölümün arka
bahçesi
Kayıtsız ve kaygısız değil iken
yüreğimin bekçisi
Şakağımdan aşağı sızan imgeler
Şafağı da attı mı şairin
Şakıyan iç sesim
Ne muadilim
Ne mealim
Münzevi bir hüzünle demlendiğim
Kayışı kopmuşsa bir kere dünün
Karaborsada mı yoksa gerçek sevgi?
Kayan yıldızların müptelası
Şehir ışıklarının ansızın sönüp de
boca ettiği
Karanlığı içime çektiğim o tek
nefeste
Renkler mülayim
Gece pişekar
Ölümse aşikâr
Gönlün tapusu da mademki bende
Ölümle el sıkışıp kaybolmanın da tam
vakti
Yazılası onca akdi
Şiire sığdırıp da postaladığım posta
güvercini
Nasıl ki sökün etti ansızın
Yere göğe kayıtlı bunca duygu nasıl
da veryansın
Eder yazmadığında kalem
Elimden kayıp giden
Ne dün ne günüm ne de yarınım
Olmuşla ölmüşe çare yok madem
Yine de yeniden doğabilmenin
Umudu elbet saklı şiirde yüreğimde
Şems iken tarhında İlahi Aşkın
Payıma da düşen sabrın
İki yakası şehrin
Işıklarına teslimiyetim
Şiirin gamzelerinde biriktirdiklerim
Ne gem vursam
Ne de gam duysam
Ötesiz ve sessiz derinden
Açılan bu yara
Demlendiği anbean
Nüktedan bir seyir de izlerken
Kalemin kıymığı varsın batsın
İçimdeki muallim ölü
İçimdeki çocuk dünde kaldı kalalı
Varsın şafağım atsın
Hüzün ve ruhum ve yalnızlığım da
Varsın bana kalsın
Bakaya kalan şu yürek
Bekasında saklı nice dilek
Melankoli ve hicvi ve sevgiyi
Tek tek işlerken kâğıda
Apoletlerim de söküldü söküleli
İşte hiçliğimin isyanlarında sökün
eder
Hem şiir
Hem şehir
Hem de duayeni ömür
İken ertelediğim kanar da kanar
İçin için
İçten dışa değil dıştan içe
Dışarlıklı bir güftenin bas sesinde
Bense sopranosu dünün
Solan şakayıkların dinmeyen
Türküsünde demlendiğim
Tümden gelense her şiir
Hem varım hem yok
Suretimden dökülen sözcüklerin
Elbet karnı tok düne
Kardığımsa imge imge
Maliyeti hüzün olsa bile
Şiirle yaşadığım aşkın öncüsü
Çalınası bir gülümseme iken öncesiz
Dizelerin
Diz boyu elemin
Dilaltım iken
İlla da şiir ve şehir
Tavaf ettiğime denk düşen
Varamasam da makul sona
Maktulümdür sözcükler
Mağdur yalnızlığımla baş başa…