Varsa Yoksa Kavuşmak Rabbime...



Mübalağa ediyorsun, ey kalbim:

Sen ki isyanın nezdinde sır dolu tabular ve aynalar misali

Öykündüğün ne ki sevginin dışında?

Hızması gönlün hazır ol da geçen ömrün

Kayıp şeceresi

Örtüştüğün ise muğlak duygular

Körü körüne inandığın kimse alabildiğine ırak

Özlemin seyrinde

Atan şafağın atarı

Ölümün nidası

Öykülerden derlediğin

Ömrün müptelası olsan ne ki?

 

Renklerdir s/üzülen göğün

Telaşında saklı naralar

Bir İstanbul kadını ya da özü Anadolu’mun

Öznesi sevdalandığım vatanımın

Dinmek bilmeyen esintisi

Kök saldığım toprağa

Kok kömüründe saklı adeta

Ölümcül bir rabıta

Yere göğe koyamadığın kadar sevgiyi

Nazı niyazı dinmez iken özlemi

Debdebeli

Bir hüzne meyyal ömrün kürediği her an her hayal

Sonsuzlukla iştigal bir umut

Köpüren denizde mi saklıdır seni çağıran ufuk?

 

Yerlisi düşlerin

Yabancısı hislerin

Taş duvar

Kapanan kapıların da ardında yaşanan

Ömürlerin hicabı ve izahı

Devrik cümlelerden inşa ettiğin cennetin kapısı

Mademki sadece Rabbindir, seni

Buyur eden içeri

Ve işte

Gök gözlü bir menzil

Renklerin kir tutmazken nemi

Namı da almış yürümüşken sözcüklerin ederi

 

İçilesi

O hüzün şerbeti

Kimine göre alabildiğine şerbetli

Bir öykü

Bir şiir

Bir masal

Bir roman dahi yetmez anlatmaya

Tutulan nutkundan da sökün eder her nida

Kâh fısıltı

Kâh gürültü

Menşei olduğun acıların ve ömrün de verilmişken hükmü

 

Boradır üşüten

Baskındır yürek sustuğunda kendini kemiren.

Basmakalıp addedilse bile hayat

Basıp da gidemediğin kadar

Mutluluktur alabildiğine sana ırak

Irkı da yoktur hüznün

İdamesi örgün

Bir eğitimden de öte süregelen

Hayat denen mektebin

En uslu talebesi

Sıranın başında kalemin parmak ucunda

Kale alınmadığın takdirde

Ve işte

Ansızın hâsıl olan o uçma isteği

 

Yonttuğun kadar kalbini

Yerleştiğin kadar kabrine

Yetişkin değildir acılar

Bir ergen gibi çökmüşken dizlerine

Hücum eden her dize

Bir şiir bir şarkı bir de şehir

Kâfi midir sahiden anlatmaya seni?

 

Firarından evvel ruhunun

Bedenine verdiği

Son ikaz son ihtar

İdamesi kolay olmazken ömürdür sadece ömür

Türediğin kadar hüzünden

Tünediğin en uzak mevkii

Menşei nasıl ki mezarındır

Uyuyakaldığın değil ki

Ansızın koptuğun

Arsız hayallerin kardığı

Körüklenen her an her yas her yaş

Aslına da rücu etti mi

Sefasını sürsen ne ki

Cefası aşar da aşar bentleri beyitleri

Can çıkar huy çıkmaz mademki

 

Canan dahi önde gelirken candan

Sevgi ve umut iken ikbalin

İman gücüne sığındığın kadar

İbresi kırık bir duygu

Nidası ölgün;

Sürgün

Edildiğin kadar süregelen o tek teselli

Varsa yoksa kavuşmak Rabbime

Ve işte en metanetli duygu

İlahi Aşkın tüm duyguları örttüğü

Baskın geldiği kadar sevginin ve umudun

Bir iklimdir ki yücelerin yücesi

Söner mi hiç İlahi Ateşin ta kendisi

Yakışandır elbet sana

Seni senden edenlerin nazarında

Neye tekabül etsen de

Kulluğuna binaen

Külünden doğacakken de

Yâdında ömrün

Yandığın yakardığın aşikâr

 

Rahmetin her zerresi

Tutuklu yüreğinin kırık kafesi

Ölümdür el sıkıştığın

Tüm duyguların ve acının nüktesi…

 


( Varsa Yoksa Kavuşmak Rabbime... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 30.05.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu