Münferit bir hecenin dolmuş iken
vadesi renklerin kazayağı cürmünde saklı nefsin dinmeyen istekleri.
Ötüşendir ruhum ve beyaz bakir
sayfayla öpüşendir kalemim.
Kıt kanaat geçindiğim doğrudur
kıtlıktan çıkmışçasına sevdiğimde
Ah, sessiz ruhumun sefasında
kutlanmış kıtlanmış bir hüzün mertebesi.
Ben ki zemheride ölmeyi sevdiğim.
Ben ki güneşi tefe koyup yağmur
bulutları ile sevişen deli c/esaretim.
Hızması göğün.
Hazzı ölümün.
Öykündüğüm bir minvalse var ya da yok
ve ölümcül kudreti bilinmezin şah damarıma yaptığı ezeli ebedi baskı.
Hıfzı sahada görevli bir memur gibi
kayıt tuttuğum.
Hazzın rızkında saklı haizi olduğum
hiçliğim.
Ebedi.
Edebi bir mevkii iken peşine
düştüğüm.
Ezelden esinlendiğim aşkın rüzgârı
Şems’in diyarı ve aşkın narı ve nuru renklerin kör noktası siyahi gecenin
simasında saklı semanın en delişmen yıldızı.
Kaydığım doğrudur.
Kaykıldığım da.
Menfi müspet yorumların külünden
doğan şiirlerim de elbet hazır ol da bekler yeni günü.
Nazı mı?
Yerleşkesi sözcüklerin sönmeyen ateşi
mi?
Nefesimde saklı son kutsanmış hece
ilkinden saymaya başladığım ikileten kimse sevginin nazenin fıtratı.
İdamesi ömrün.
Şafağı atan dünün.
Üstümdeki ölü toprağına gömdüğüm her
kimse tarafınca terk edildiğim ve işte zikrettiğim ve işte fikrime denk bir
rücu aslında saklı ikbali ötenazi yapılmış ölümsüzlüğün kırık kanadı:
Ah, şanslıyım.
Şems’in aşkında saklı devasa bir
nüansım.
Benlik değil.
Beylik hiç değil.
Gazelden okunan bir gazete hiç değil.
Minvalim.
Mentalim.
Mantalitem.
Mantıksız bir rivayet muadili kayıp
olmayan bir asalet.
Cepken.
Ceplerim.
Cenk ettiğim.
Caydığım kendimden.
Mukayese edemediğim sicilim şecerem
şiarımda saklı gizim rengim.
Hatırşinas bir günün endamında geceye
yatırım yapıp da sevdiklerimden arda kalan şu yosunlu sandıkta mıdır
sakladığım?
Semiren bir hüzün de değil sadece.
Semazen rüzgârın üfürüğünde mi
saklıyım?
İkamesi ve idamesi ve isyanı ve
ibaresi:
Ah, sefil beşerin ihaneti Rabbine ve
evrene ve külüne sadık bir sigara izmaritinde mi saklıdır yoksa ölümün ikramı.
Geviş getiren bir bardak ayranda
verdiği uykunun nezdinde cin çarpmışçasına sözcüklerin şeşi beş gördüğü bir
mahzende saklı ölümün münferit öyküsü.
Ölü iklim.
Ölgün nefsim.
Zihnimde fink atan nice bilinçaltı
yığınağı ve işte eşelediğim alt belleğim varsın hayatımı zindan etsin esef
yüklü kederim.
Kandıkça insana.
Kanadıkça daha da çok.
Kayıpların minvalinde ve işte
örtüştüğüm aşkın ölümsüzlüğe çağrısı.
Bir handikabım mademki ve büyüdükçe
acım açamadığım o kilitli çekmece varsın şiirlerim olsun tek yoldaşım.
Bilip bilmeden.
Bilmezden gelen.
Bilindik tek duygu iken sevgi ve
münzevi seyyah o siyahi gölgesi yalnızlığın.
Taban tabana zıt olduğum dünyanın
külfeti.
Akan çeşmenin soğuk suyu rüzgârındaki
kasveti deşen göğün mimarı ve evrenin İlahi Yaratıcısı.
Şimdilik gün.
Yarınlık bir öykünün vardır elbet
ederi.
Odun attıkça ateşe.
Otağı kurdukça en tepeye.
Yerin dibine soksa da cihan.
Biri yer biri bakar mademki kıyamet
de o yüzden kopar.
Kibarca solan bir çiçeğim dalımsa
dimdik.
Kinaye yüklü sözcüklerin uzağında
yatıya kalan misafir imgelerin batırdığı çuvaldızı ve işte infilak eden iç
sesim baskın olsa da dış sesin maruzatı ile yoktur işim.
Bir benden fazlası saklıdır bende en
derinde.
Biri aşk.
Biri elem.
Biri umut.
Aslına rücu eden şu ufuk.
İhmalim ve ikbalim ve ibarem ve
ibrazım ve işte şerh düştüğüm dilekçem.
Sadece şiir deyip de geçmeyin hani
varsın ezin geçin üzerimden yeniden ve yeniden ve yılmadan basın tetiğe: mutlak
olandır ölüm hatta mutluluk veren ne de olsa diğer âlemde bekleyenim çok.
Mübalağa etmeden sevmek mi?
Mübalağasız içini döküp de el ayak
çekildi mi tavaf etmek mi cihanı?
Nazımdan arda kalan.
Niyazım iken solmayan.
Hüzün bir redif iken ve ölüm bir
başlangıç ve dirayetim sınandığı kadar bağlansa da basiretim ve işte siperimde
yan gelip yatmadığım şiarım iken de verdiğim savaşım.
Münzevi bir gölge ve kıyım.
Kıyamda saklı hatıralarım.
Kıymet bilmese de eşrafım.
Bildiğim o ki:
Ben bu dünyaya fazlayım.
Azıksa iç sesim azat edilesi iken
ruhum taşan bedenimden ve rubailer hüzün kokan ve rivayet o ki: üç vakte kadar
çalacaktır da kapım.
Hamt ettiğimden de öte.
İhbar ettiğim iyi niyetim karşılıksız
sevdiklerim.
İkazı büyük yerden bense sadece bir
kul kulluğundan öte kölesi olmadığım cihan ve ziyan etsem de hayatı cebbardır
içimde açan delicesine boy atan fidanlar.
Bin yaşımda olsam da.
Bir çocuk kalbi saklı olsa da içimde.
Esen rüzgâra kurban verdiğim
tohumlarım uçuşan polenlerle özdeşleşen saman nezlem ve gamzemde saklı münferit
gülücükler anne ikliminde seyyah ruhumla tavaf ettiğim maneviyat ve inancımın
istikrarında ihanet eden zalimin tayfası varsın olsun isyanda saklı gölgelerine
tapan bilindik emarelerin bir adım sonrası nasıl ki karşılık bulacaktır Allah
katında.
Müptelası olduğum şu kalem.
Muadili olduğum sevgi yüklü rahlem.
Mizacım iken aşk ve münferit
hecelerden doğan güneş nasıl ki ışıldağıdır yalnızlığım ve top yekûn topa tutsa
da eşrafım…
Varsın kazık kakayım hayallere varsın
sadece bir hayale sevdalanayım bir o kadar gerçek olduğumun da nüansı iken
günbegün yaşadıklarım kibirli bir rüzgâr esse de tersten içime rencide edilsem
de aralıksız ve işte refüze edemediğim ilham perim ve oldukça uzun bir zaman
uzağında olsam da kalemin ve edebiyatın elbet edebiyattır benim tekil ve
tek/elinde olduğum mekânım nasıl ki edebiyat hayatın ta kendisi ve sonsuzluğun
muadili şimdimle sürtüşen dünümden arda kalan onca yenilgiyi de görmezden gelip
de üstüne basa basa söylüyorum ki, sevgili dostlar:
Edebiyattan da fazlasıdır iştigal
olduğum ve tohuma kaçan hayallerin değil topa tutulduğum kadar gerçeklerin
sığınağı iken gerekçeler ve işte beşi bir yerde duyguların da ikbali ve
ibrazıdır hem yaşadıklarım hem de yazmaya durduğum cilası gitmiş bir yüzeyde
kaygan olsa da zemin kaymakla değil kaytarmakla iştigal bilinmezin ve kaderin
nabzını tutup da kabullendiğim kadar kaderimi boynum elbet kıldan incedir Allah
katında ve bir Allah’ın kuluna baş eğmediğim kadar da huzurla doludur içim
varsın yeryüzünde gün yüzü görmeyeyim ne de olsa en aydınlık çiçektir içimde
saklı olan: güne ve semaya bakan o ayçiçeği bir o kadar içim dolu dolu iken
Allah sevgisi ve iman gücüyle…