Kalbim huzur bulmuyor, saplanmış
binlerce ok kanadıkça kanıyor, akan kanı durmuyor. Bu okları atanlar, nasıl
aramızda yaşıyor ve nasıl pervasızca yüreğimize saplıyorlar oklarını, anlamak
mümkün değil! Aramıza sızanlar, sızarken kanları akıtanları nasıl fark edemedik
ki? İslam âlemi hala insanlığını kaybetmiş, Siyonist barbar, vahşi İsrail’e
karşı, bir adım atarak bu vahşete hala engel olamıyor? Aklım durmuş, çalışmıyor,
donmuş! Böylesine vahşeti, hala nasıl seyir ediyoruz ve buna engel olamıyoruz? Rabbim
biz bittik, bitmişiz bizi bitirenleri aramızda fark edememişiz, bunca
vahşiliklerine rağmen, sen bilensin Rabbim, gösterdin vahşiliklerini, lakin biz
adım atamıyoruz her gün yüzlerce masum can veriyor bombaların altında, masumca,
sen adım atmamız için yardım et inşallah, âmin.
Acıları Saklamak İçin Lütfen
Gülmeyelim Belli Edelim Adım Atarak Savaşa Savaşla Karşılık Vererek.
Ecdat ki; gönülden gönle uçan
kuşlar ki sıkıntısı olana karşı uçmuş, yanına varmış kahraman olmuş merhametle
sevgi ile imandaki nurla, senin derdin benim derdimden önce gelir şiarı ile…
Sürekli insanların gönüllerini, şevkle merhameti imanı göstererek, azimle
kararlılıkla yol alarak örnek olmuş ecdattan demek ki artık aramızda hiç bir iz
kalmamış ki, şimdi torunları olarak bundan habersiz yaşamaya çalışıyoruz! Uzun
aşılamaz sanılan yolları dağları aşmış, mazluma varmış olan ecdadın
kalıntılarını yüreğimizde taşımaktan mahrum kalmak, işte böylesine vahşeti
seyir etmemize izin verir!
Güzergâhımız dünya ve çıkar
ilişkisine doğru gittikçe, insana doğru yürümedikçe kalbimizde insan
biriktirmedikçe, merhameti, vicdanı sakladığımız müddetçe olacak olan budur
vahşettir, zulümdür… Gözlerimde akan yaşların hiçbir şeye faydası olmazken, tüm
problemler daha sonraya bırakılarak önce kendi problemimizi çözerek kendi
keyfimizi için, saraylar inşa ederken elbette ki bu sorunlar çözülmez, kangren
olur çaresi bulunmaz oysa çaresi varken.
Hangi Hoşça Kal İzni Haberimiz
Olmadan Birbirimizden Ayrılmamız İçin İzin Verdi Acaba? Bizsiz? Haberimiz
olmadan?
Dünyanın paralel, meridyen uzunluğu
zalime doğru çıktıkça, merhametin, vicdanın merkezinden uzaklaştıkça Siyonist zalim
Amerika, İsrail ve yandaşlarının dünyamızı ele geçirerek özgürlüklerimize
pranga vurarak, bizleri hiçten sayarak değer vermeyerek yok etmesi elbette ki
mümkün ve kolay olacaktır. Gönülden gönle aktarılmayan iman merkezli merhamet, vicdan,
sevgi, anlayış başka baharlara bırakılırsa, çıkarlarımız öne çıkarsa bu kış, boran
hiç bitmeyecek, titreyerek donup öleceğiz maalesef kendi elimizle zalimlere imkân
olanak vererek.
Batıl ve Siyonistlerine güç
kullanarak, ülkelerin sistemlerin günümüzde ele geçirerek gizlice sinsice
işgalle, özgürlük bir kenarda dursun, insanlığın en temel ihtiyaçları olan
insanlık yakınlaşmasına, komşuluk, saygı, sevgiden uzakta bırakılmasına
bizlerin yardımıyla izin verilmesiyle zulmüne devam etmektedirler. Giyim, yiyim, geçinme ihtiyaçlarını bizler
onların ekonomik kısıtlamaları fiyatlara fahiş fiyat uygulayarak dahi karşılayamazken
yetersiz kaldığımız işte apaçık bir gerçektir. Batı ve Siyonistlerin para gücüyle(
o güç sandıkları cehennemleri olacakken) yüzyıllardır, insanların refaha ve
mutluluğa kavuşturmayı vaat eden, sözde göz boyama ile yaklaşarak neyi varsa
alıp işgal ederek almasıyla, hatta birçok fikir, düşünce akımlarıyla, fikri fikirsizleştirerek,
düşünceleri uyuşturarak toplumların bağrında onulmaz yaralar açmıştır, dinden
imandan uzaklaştırmıştır. Oysa din ve iman ilk önce karşındaki insanın
ihtiyaçlarını karşıla derken, bu Siyonist ve batılıların saltanatlarını
salladığı için karşı çıkmak için, sinsice planlarla bizleri parça parçaya
ayırarak, bölmüş ve parçalamışlardır.
Bir gün birileri ki kardeşlerimiz
bizim gibi insanlar ki uzaklarda bir köşede öldüğüne sessiz kalacaksak eğer, o zaman
dinimize imana merhamete vicdana olan aşkımızı toprağa gömmelerine de izin
vermiş olacağız! Gömeceğim veya gömmelerine izin vermiş olacağız!
Bugün Filistin de ki zulme karşı
adım atarak, karşılarına çıkmaz isek yarın aynısını bize de yapacaklar hatta
tüm insanlığa, aynı zulüm barbarlık ve vahşetle yaklaşacaklardır. Tek kurtuluş
İmanda İslam da dır. İslam ve imanın verdiği kardeşlik ve birlikteliktedir,
yalnız bizim yanlış anladığımız ve şimdi bize adım attırmayan gibi değil. Önce
Faizle işlem yapmayı bırakacağız faiz bulaşınca her tarafa insanın basiretini
bağlar elini veren kolunu bacağını kestirerek adım atamaz hale getirir. Önce
kendi geleceğimiz değil, İslam’ın ön gördüğü önce toplumun çıkarı sonra kendi
çıkarın emri ile yaşayacağız. Böylece batı ve İsrail zulmüne ancak son
verebileceğiz. Bu aslında birliktelik olur, birlikte hareket edersek çok zorda
değil yani. Çanakkale de, silahsız yedi düvele karşı çıkan millet değil miyiz o
zaman bu daha da kolay olacaktır. Filistin de ki zulmün durması için, savaşla
adımlar atılarak Siyonist şereften yoksun olanlarla, savaşmadıkça asla
yeryüzünde huzurda olmayacak ve başka baharları da artık yaşayamaz hale geleceğiz,
Rabbim Nusret’iyle bize yardım etsin ve izin vermememiz için yardımcımız olsun
inşallah, âmin, vesselam.
Mehmet Aluç