Kalbim Huzur Bulmuyor Saplanmış Binlerce Ok...


Kalbim Huzur Bulmuyor, Saplanmış Binlerce Ok Kanadıkça Kanıyor Filistin İçin!

 

Kalbim huzur bulmuyor, saplanmış binlerce ok kanadıkça kanıyor, akan kanı durmuyor. Bu okları atanlar, nasıl aramızda yaşıyor ve nasıl pervasızca yüreğimize saplıyorlar oklarını, anlamak mümkün değil! Aramıza sızanlar, sızarken kanları akıtanları nasıl fark edemedik ki? İslam âlemi hala insanlığını kaybetmiş, Siyonist barbar, vahşi İsrail’e karşı, bir adım atarak bu vahşete hala engel olamıyor? Aklım durmuş, çalışmıyor, donmuş! Böylesine vahşeti, hala nasıl seyir ediyoruz ve buna engel olamıyoruz? Rabbim biz bittik, bitmişiz bizi bitirenleri aramızda fark edememişiz, bunca vahşiliklerine rağmen, sen bilensin Rabbim, gösterdin vahşiliklerini, lakin biz adım atamıyoruz her gün yüzlerce masum can veriyor bombaların altında, masumca, sen adım atmamız için yardım et inşallah, âmin.

Acıları Saklamak İçin Lütfen Gülmeyelim Belli Edelim Adım Atarak Savaşa Savaşla Karşılık Vererek.

 

Ecdat ki; gönülden gönle uçan kuşlar ki sıkıntısı olana karşı uçmuş, yanına varmış kahraman olmuş merhametle sevgi ile imandaki nurla, senin derdin benim derdimden önce gelir şiarı ile… Sürekli insanların gönüllerini, şevkle merhameti imanı göstererek, azimle kararlılıkla yol alarak örnek olmuş ecdattan demek ki artık aramızda hiç bir iz kalmamış ki, şimdi torunları olarak bundan habersiz yaşamaya çalışıyoruz! Uzun aşılamaz sanılan yolları dağları aşmış, mazluma varmış olan ecdadın kalıntılarını yüreğimizde taşımaktan mahrum kalmak, işte böylesine vahşeti seyir etmemize izin verir!

 

Güzergâhımız dünya ve çıkar ilişkisine doğru gittikçe, insana doğru yürümedikçe kalbimizde insan biriktirmedikçe, merhameti, vicdanı sakladığımız müddetçe olacak olan budur vahşettir, zulümdür… Gözlerimde akan yaşların hiçbir şeye faydası olmazken, tüm problemler daha sonraya bırakılarak önce kendi problemimizi çözerek kendi keyfimizi için, saraylar inşa ederken elbette ki bu sorunlar çözülmez, kangren olur çaresi bulunmaz oysa çaresi varken.

 

Hangi Hoşça Kal İzni Haberimiz Olmadan Birbirimizden Ayrılmamız İçin İzin Verdi Acaba? Bizsiz? Haberimiz olmadan?

 

Dünyanın paralel, meridyen uzunluğu zalime doğru çıktıkça, merhametin, vicdanın merkezinden uzaklaştıkça Siyonist zalim Amerika, İsrail ve yandaşlarının dünyamızı ele geçirerek özgürlüklerimize pranga vurarak, bizleri hiçten sayarak değer vermeyerek yok etmesi elbette ki mümkün ve kolay olacaktır. Gönülden gönle aktarılmayan iman merkezli merhamet, vicdan, sevgi, anlayış başka baharlara bırakılırsa, çıkarlarımız öne çıkarsa bu kış, boran hiç bitmeyecek, titreyerek donup öleceğiz maalesef kendi elimizle zalimlere imkân olanak vererek.

Batıl ve Siyonistlerine güç kullanarak, ülkelerin sistemlerin günümüzde ele geçirerek gizlice sinsice işgalle, özgürlük bir kenarda dursun, insanlığın en temel ihtiyaçları olan insanlık yakınlaşmasına, komşuluk, saygı, sevgiden uzakta bırakılmasına bizlerin yardımıyla izin verilmesiyle zulmüne devam etmektedirler.  Giyim, yiyim, geçinme ihtiyaçlarını bizler onların ekonomik kısıtlamaları fiyatlara fahiş fiyat uygulayarak dahi karşılayamazken yetersiz kaldığımız işte apaçık bir gerçektir. Batı ve Siyonistlerin para gücüyle( o güç sandıkları cehennemleri olacakken) yüzyıllardır, insanların refaha ve mutluluğa kavuşturmayı vaat eden, sözde göz boyama ile yaklaşarak neyi varsa alıp işgal ederek almasıyla, hatta birçok fikir, düşünce akımlarıyla, fikri fikirsizleştirerek, düşünceleri uyuşturarak toplumların bağrında onulmaz yaralar açmıştır, dinden imandan uzaklaştırmıştır. Oysa din ve iman ilk önce karşındaki insanın ihtiyaçlarını karşıla derken, bu Siyonist ve batılıların saltanatlarını salladığı için karşı çıkmak için, sinsice planlarla bizleri parça parçaya ayırarak, bölmüş ve parçalamışlardır.

Bir gün birileri ki kardeşlerimiz bizim gibi insanlar ki uzaklarda bir köşede öldüğüne sessiz kalacaksak eğer, o zaman dinimize imana merhamete vicdana olan aşkımızı toprağa gömmelerine de izin vermiş olacağız! Gömeceğim veya gömmelerine izin vermiş olacağız!

Bugün Filistin de ki zulme karşı adım atarak, karşılarına çıkmaz isek yarın aynısını bize de yapacaklar hatta tüm insanlığa, aynı zulüm barbarlık ve vahşetle yaklaşacaklardır. Tek kurtuluş İmanda İslam da dır. İslam ve imanın verdiği kardeşlik ve birlikteliktedir, yalnız bizim yanlış anladığımız ve şimdi bize adım attırmayan gibi değil. Önce Faizle işlem yapmayı bırakacağız faiz bulaşınca her tarafa insanın basiretini bağlar elini veren kolunu bacağını kestirerek adım atamaz hale getirir. Önce kendi geleceğimiz değil, İslam’ın ön gördüğü önce toplumun çıkarı sonra kendi çıkarın emri ile yaşayacağız. Böylece batı ve İsrail zulmüne ancak son verebileceğiz. Bu aslında birliktelik olur, birlikte hareket edersek çok zorda değil yani. Çanakkale de, silahsız yedi düvele karşı çıkan millet değil miyiz o zaman bu daha da kolay olacaktır. Filistin de ki zulmün durması için, savaşla adımlar atılarak Siyonist şereften yoksun olanlarla, savaşmadıkça asla yeryüzünde huzurda olmayacak ve başka baharları da artık yaşayamaz hale geleceğiz, Rabbim Nusret’iyle bize yardım etsin ve izin vermememiz için yardımcımız olsun inşallah, âmin, vesselam.

 

Mehmet Aluç


( Kalbim Huzur Bulmuyor Saplanmış Binlerce Ok... başlıklı yazı kul mehmet tarafından 8.06.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu