
Duruyorum
Duruyorum hayaller kuruyorum, hayallerim
kaçıyor daha zamanı değil boşuna olma benimle diyor. Şaşkınım! Şaşkınlıkta ters
ters bakıyor boşuna bataryamı bitirme daha zamanım gelmedi, kala kala
sessizliğimle kalıyorum. Sessizliğimde yan gözlerle bakıyor, mevsiminse değilim
zamansız beni yeşertme diye sitem dolu sözlerle beni terk ediyor.
Terk etmek yanına çağırıyor buyur
gel misafirim ol diyor bu defa ben kaçıyorum bağırıyor bana ”bir gün yolun
düşecek bana unutma” Duygularım yönlerini kaybetmiş benim gibi şaşkın ve üzgün.
İleride bir genç kız geliyor eli yüzü düzgün lakin üzgün. Yıllar bu genç
yaşında ihtiyarlık yıllarına götürmüş sanki orada bırakmış ve terk ederek
gitmiş lakin genç kız bir daha gençlik yıllarına dönememiş gibi, bitkin, yorgun…
Yaklaştım, baktı gözlerime hüznümü okudu sanki.
-Sende benim gibi kurudun mu?
-Hayır vuruldum…
Diyorum
-Bir çift göz tarafında sonra,
unutuldum.
-İkisi de aynı değil mi?
-Diğerinde kurdun mu en ufak
esintide savrulur gidersin, unutulunca unutulduğun yerde çivilenmiş gibi kalır,
bir ömür umutla beklersin.
Vah vah diye başını sallayarak
yanımdan uzaklaştı gitti. Oysa ılık bakışlarıyla bana bakmasını üzülme elbet
buda geçer sen yeni denizlere yelken aç demesini bekliyordum ne bileyim. Tüm
sahiller limanlar yıkılmış gideceğim bekleyeceğim bir sahil liman kalmamıştı.
Kalmasın dedim kendi kendime, bir koy bulurum kendime neden olmasın, orası da
işgal edilmemiştir elbette.
Mehmet Aluç