Müşkül bir renktiniz:
İmgeleme sanatında da meşgule
verdiniz mi ruhunuzu…
Atıl bir düştünüz de: batılında
yalnızlığın ve kıyıya vuran ölü balıkların bir adım sonrası ölüme koşarken
kelebekler.
Vurgun yediğinizdi sözcükler önünü
alamadığınız bir duygu tufanı ve r/eşit kılınası aşk: kökünden sapına ruhundan
dalına uzanan bir ağaç misali gövdeniz delik deşik olsa bile hurafelere paye
vermeyen çalgı çengi cinnet geçirirken ve de siz çoktan inşa etmiştiniz
cennetinizi.
Tükenen bir ampul ya da ışıldak:
Sağındaki selamdan çıkıp da yola
solundan vermediği taviz ve de ödün.
Ödü yok iken komplimanların ötesiz
berisiz düşlerin endamlı efkârı ne de olsa siz bir yitimdiniz ve de yetim varsa
yoksa öksüz kalmamak adına verdiğiniz uğraşı.
Celp ederken aşk.
Cenk ederken özlem.
Şark iken solun v/edası ve de
garbında şiirlerin konduğunuz o bulut konumlandığınız o gözaltı.
Gözü de seğirdi mi imgelerin ve işte
şiirin kanatlarına yağan karı görmezden gelip de ağırlaşsa bile kanatlarınız
hele ki yok mu mehtabın doğuşu ve işte içinizin yerleşkesi: kâh çocuk kâh
mazlum kâh kadın kâh ölüm ruhunuza da kondu mu çiy tanesi.
Salkım saçak muradın.
Söğüdün dalına asılı yorgan misali:
Hep de örtündüğünüz ve gülüm/semelere
doyamadığınız hele ki yaşarken isminizle yetmedi yeşeren gözleriniz ve işte
diğer kimliğiniz: yıldız ve yıldız tozu yetmedi…
Tozu dumana kattığınız yılların da
var iken özlemi içinizde ve şerit değiştiren mafya duygular nasıl ki:
Aşkın haraca b/ağlandığı.
Özlemin ıslıklandığı.
Masumiyetin kopan kellesi.
Yâdında mevsimin ve de şüheda
düşlerin temsilcisi:
Aşkın hatırına yazılası ve yakılası
ve yaşanası.
En muteber ve müstesna sevgiliye
yazılan ne miydi peki?
Ve sizli bizli bir aşkın da endamına
yenik düştü mü insan ihbar ettiği kadar iç sesini tevazu yüklü bir minvalde
seğiren gözleri umudun aşkın da hulasası.
Şimdiniz yoktu madem ya da var,
diyelim ve saniyeler sonra düne ve de yiğide teslim etmek iken hakkını…
Hak yolunda ve de İlahi Adaletin
dokunulmazlığı.
Sudan sebeplerden değil susuz
topraklardan çektiği yüreğin ve çekinceleri ansızın infilak edip de bir şiire
bir öyküye yeltendiği göğün küpeştesi yerkürenin katmanları ruhunsa devasa
ziyneti şimdisi mahzun dünü yorgun ve yarınların küllerine sadık bir Anka kuşu
misali geçkin duyguların da lal alfabesi…
Demem o ki, şair:
Siz bu dünyaya fazlaydınız ve
yetemediğiniz kadar cihana ve işte saklı tutulası yüreğin kerrat cetveli:
Varsın olsun mahrum bırakılınız
varsın inceldiği yerden de kopsun günahların bombardımanında İlahi Ateşin de
koruyla yanan aşk dolu yüreğin ve kabrin vazgeçilmezi elbet şerh düşülesi aşkın
idamesi ve ikamesi boyutsuz bir sevda zincirine bir bir de eklenirken
hayalleriniz ve şiirleriniz bir vakit değil beş vakit dahi yetmezken en çok da
sekizinci tepesi olmaya aday iken siz, İstanbul ile de eşleşen ve buluşan ruh
ikiziniz…