Düşlerimden vurun beni ya da
dilerseniz hançerleyin sırtından şiirin…
Kök salmış iken kıyım
Kuru değil gövdesi yalnızlığın
Serkeş acıların tanrısı
Elbet kıyama durulası meftun bir gün
Ve gün batımı
Beş vaktin dahi yetmediği
İki kapı arası
Yolculuğun kehaneti
Sırra kadem basmışken nicesi
Sır dolu aynanın süzgün reçinesi
Ve tek reçete beşere
Aşkla baş tacı ettiği mevsime
Bahşedene şükrettiği
Varsın çalımı olsun yaraların
Kâhin işinin erbabı
Süzülen her heceyi
Varsın papatya falında kalsın hem
sevgi hem öngörü
Aşkın kilit noktası
Paye verdiği kadar özlemin sigortası
Şiire meyleden bir tını bir tanı
Yerküreyi imha eden zalimin kini
Gökte s/üzülen nice yıldız
Şairinse saklı iken iki kimliği
Yerde ararken kendini gökte bulduğu
Sevdiği kadar sararıp solduğu
Lakin tapusu şairde sevginin
Tema’sı sözcüklerin
Temas ettiği kabri
Bir temsili resim iken gün
Işıyan gözlerden inen yaşın kefareti
Yas odaklı bir mizaç
Yasa bildiği kadar yası ve yaşı ve
aşkı
Ve işte kınından çıkardığı bıçak
Nemalandığı kadar sözcüklerden
Nal toplayan ardından
Gidenlerin hangi biri dönecek ki
geriye?
Kalan sağlar nasıl ki kesmediği ümidi
Elbet bizimdir geride kalan her kim
ise
Hangi duygu ise
Hırpalanmış sergüzeşt kalbin esintisi
Namı da alıp yürümüşken
Kalemin desturunda saklı iken gizem
Bazen bir yitim
Bazen bir yetim
Yatıya kalan hınca hınç duygunun
Sönmez ne ışığı ne feri ne asaleti
Döşünde düşlerin
Aşk mizaçlı ilham perisinin
Kehaneti
Bir şiirden çıkıp da yola
Varamasa da kendine
Ve işte o gaipten gelen coşku ve
esinti
Yüz görümü göğün uçuşan duvağı
Yerkürenin katmanlarında saklı
Kâh büyüsü hayatın kâh duası
Dinmez iken de nazı sevdanın
Şair b/ölündüğü kadar
Örtündüğü imgelerin ışıltısı
Yeter elbet karanlığı
Dağıtmaya
Yetemese de şair ahvaline
Nispet edercesine
Cihanda süregelen kine ve nefrete
Değil elbet çaputlar b/ağladığı
Dengine yaraşır özenle hasretle
Dingin bir ruha duyduğu özlemi
Ve mutluluğu şiir bildiği…