
OŞYDBT
-Kız Şükrü’ye, yine daldın aşk dolu türküye. Bilmem ki ne anlarsın evde kaldın, bir sevdiğin yok neden ‘gurbet ilde bir hal geldi başıma’ türküsünü dinlersin? Evden çıktığın mı var şöyle süslenip? Az kendine bak, çeki düzen ver, makyaj makyajı unutmayacaksın makyajı birde sürmenajı bırak, çok yorgun görünüyorsun. Az motoru yenile.
-Sen ne diyorsun, Hayriye teyze? Her gün gidiyorum ya terziye, boyumun ölçüsünü daha veremedim ki genç delikanlılara.
-Sen bu halinle hiçbir şey veremezsin, bakire kalırsın.
Varamazsın bizi dul Şakir’e, haberin olsun.
-Gelip isteyen oldu da ben mi hayır dedim?
-Bu halinle rüküşlüğünle kimse seni istemeye gelmez. Seninle
OŞYDBT kursuna gidelim, hem kaportanı da düzeltirler.
-OŞYDBT nedir? Benimle dalga geçme, Hayriye teyze?
-Onun manası (otur şöyle yanıma, dinle bak tavsiyelerimi)
kursu var. Gidenler çok memnunmuş, seni de götüreyim.
-Benim kaportam düzelmez, ancak bir delikanlının dokunuşu
düzeltir. Hem ben kendimden umudumu kestim.
-Kız, deli misin? İnsan Allah’tan umudunu keser mi?
-Ben kendimden umudumu kestim. Allah’tan kestim demedim ki.
Neyse efendim, aldım Şükriye’yi OŞYDBT kursuna kayıt edeceğim. Yolda bir büyük taş vardı, onu oraya kim koydu demeden, yoldan bize doğru gelen bir genç delikanlı o taşı görmeden ayağı takıldı ve füze gibi uçarak Şükrü ’yenin boynuna sarılırken, dudakları bir birine değdi. O anda Şükrü’ye haykırarak.
-Allah be Allahhhh, çok şükür bana layık olanı aradığımı
buldum Hayriye teyzem, sana güle güle.
O an şaşırdım kaldım, Hüma kuşu gibi. Bu kadar kısa sürede
bunun böyle sonuçlanacağına şaşırarak, kendimi o kursa yazdırmak için koşarak
gittiğimde benim ayağım o taşa takılırken karşıdan gelen orta yaşlı bir
beyefendinin kucağına düştüm.
Mehmet Aluç