Men ettim solumu kendimi sevmekten
hele ki şifresi da anahtarı da bende iken sevginin…
Edimlerde büyüdü hayallerim ve
omzumda asılı heybem.
İstikrarla sevdiğim kadar âlemi
infazım da kendi elimden ve işte haykırıyorum doğama ant içtiğim Kutsal Kitaba
ve ar bildiğim neyim var neyim yok doldurdum torbama.
Misal.
Yüksek sesle gülmem sokak ortasında.
Sevdiklerimi usulca severim ve de
uzaktan.
Un ufak edilmiş iken yüreğimin na’şı
ve kabri ve telaşı kaya gibi de sağlamdır hani iradem.
Telaffuz dahi edemezken ölümü bir
zamanlar şimdi nöbetteyim elbet yakındır gözlerimi kapayacağım günün laneti
değil sadece çekecek gücüm kalmadı gidecek olanların değil gitmeye müsait bir
hedef tahtası iken kendimi hedef aldığım varsın olsun son gücüm dinmeden ölümle
dansı nasip etsin Rabbim bana.
Dualarım sonsuz.
Duvakla kapadığım rüyalarımsa
uykusuz.
Ve sözcüklerim cilasın.
Kalemse itirazsız yazarken bazen
ilham perim gelmeye de yeltenmezken yollara düşüp de dört gözle yolunu
beklediğim geçen uykusuz gecelerim meğerse neler çalmış benden hırsız gibi
hizaya gelsin diye tüm gölgeler ben aşkla şevkle yazmaya meyledip kendimi
hırpaladığım o uzun geceler o uzun mevsimler ve seneler.
Gardımı alsam ne ki bu saatten sonra?
Sönsem ne ki kavrulduktan sonra?
Kendimi kendimden men etmekse varsın
kalsın başka bahara.
Huzur uzak bana.
Ruhumda fink atan nidalarsa yalan
artık bu saatten sonra.
Sessizlikle dönendiğim eksenim sevip
de sevgi dilendiğim sevdiklerim asla da var olmamışken ve işte Kutup Yıldızı ve
işte nar kırmızısı ve işte turuncu güneşin rahmeti elimde kalem dikmek ne
kelime söküklerimi?
Ruhumun dinmez mesaisi.
Uzamında sevginin ve annemin tek
temennisi.
Şimdilerde dilime sakız dünlerde
kerelerce kaykılmış ve işte idam mangam ve işte idam sehpam telaffuz edilesi
değildir de sadece hüzün taziyelerimi sunduktan sonra yaşayamadığım hayatımı ve
mutluluğu kimse gözüme soka soka beni rencide ettiklerine kani bense kale dahi
almazken zalimin küf kokan nefesini ve işte idare amiriyim hayatımın ve
yongamın ve kızılca kıyamet kopsa dönüp de gitmezken arkamı.
Dağım.
Çınarım.
Sağdıcım.
Umudum.
İlahi Rüzgârım…
Bir elimde kalem bir elimde annem ve
işte rüştünü ispatladığım sevgim, annemin tek tebessümüne tav olup şükre doyamadığım
yeter ki…
Yetmese bile yetinmekle iştigal.
Yetemesem bile cihana yetebildiğim
kadar da kendime…
Rengine müptelayım, anne yeter ki
siyaha öykünme yeter ki meyletme gitmelere sitemim sana sevdam sana sızan
sevgimle özlemim yine sana koyulduğum bu yolda ruhumu koyultan serzenişlerine
insanların tahammülüm olmadığı kadar da yalancı ve yalan söyleyenlerin
hırpaladığından öte ruhum hazmedemediğim tutarsızlıkları ve kaprisler yanı
başımda sözüm ona tutacaklardı hani elimizden ve şimdi tutanaklara geçsin
seyrelen asla da var olmamış sevgiler menşei bu yüreğin, senden öğrendiğim ve
cılkı çıkan aşkların adeta anıt mezar yorgunluklarımdan s/üzülen yaşlarıma ve
senle dahi arama nifak sokanlar…