Ön sözü olmayan bir duygu seli belki
de hicabın tetiklendiği sözlük ise hayli kalın söylenceler sakıncalı öyküsü
dillenmiş kim ise tevazu yüklü bir mevsim ve şiirin Rençber’i.
Öyküler kayıp.
Öykündüklerim solgun.
Öznesi özlemin dibi görmüş nice yankı
nasıl da tevafuk yüklü evren ve dua denen muazzam yaratı Yaratana koştuğumuz
yarım kalan masallardan soyutlandığımız.
Düşlemsel bir ikaz
Ve işte ruhun mendireği
Bense azizim,
Çoktan men ettim kendimi kendimden:
Renkleriz azadesi
Öksüzlerin rahlesi
Kuytularda yeşeren duyguların her
hecesi
İhya da etti hani
İçimdeki çocuğu ıslah ettim
Mermerden mezar başlığım:
Ne aşım var ne eşim ne işim ne de
sökün
Eden gizin sonlanmaz diviti
Bir öykü minvalinde
Sektiğim bilumum kelime
Beti benzi atan güneşin silik güftesi
Zemheride dahi ışırım
Ağustos sıcağında dahi üşürüm
Üşenirim de kendimi sevmeye
Üşengeç bir kelimedir artık aşk benim
için
Üzerine titrediğim
Göğün de yerin de namusu benden
sorulur
Ne zarar ne ziyan yeter
Anlatmakla iştigal
Geçen ömrün nüktesi
Zaman aşımına uğramış iken sevginin kan
kaybeden gölgesi
İstimlak edilmiş bir gün daha
Yufka yüreğimle açtığım
Anne böreğine açlığım
Bir hengâme ki rengimden
Sökün eden her pırıltı
Mahlası olmayan bir şairim mademki
Öykülerimden sorun beni
Ön sözü yitmiş ömre
Katık ettiğim umuda dair
Özlemin sair imgesi
Gök gözlü bir sevdaya tutulduğumdan
beri
Rengi kaçan ufuk
Ruhuma ışık tutan atılan her nutuk
Vadesi dolmuş bir şiirden de nicesi
Betimlemeler kadar yorgunum
Katmanlarında saklıyım hem ben umudun…