Ölümü gör, azize ya da boş ver sadece bak ruhumdaki aynaya ve tarttığım duygulardan çıkıp da yola var sadece var, benim varamadığım diğer o sisli puslu ve dağınık yakaya.

Aşkı makber beller mi insan yoksa ruhundaki mahşeri kalabalığı tek kişiye indirgeyebilir mi?

Ah, be azize ne cildimdeki ışıltıdır tekil hanemdeki güneş ne de ciğerimdeki yangındır özdeş görmediğim kadar çoğu insanı ve işte tutulan nutkumun zirve yaptığı bir d/ağdır da ulaşılmazlığın coşkusu.

Ah, be seyyah sevdam!

Ah, be koruyucu güneşim!

Sen ve tüm yanılgılarımla özdeştir sözcüklerim ve bakir yalnızlığım.

Tülünü örttüm ruhumun tünediğim koltuktan kalkmamacasına şerh düştüm tahtıma ah, bir de anamın babamın yapamadığı bahtıma bir tüfek inşa ettim ve işte ruhumdaki kara delik ve işte soy ağacım ve işte arkama eklenen nice vagon salkım söğüt sevdaların değil salamadığım kadar içimdeki hasreti ve öldürürcesine boğazına sarıldığım ruhumda saklı o yetim çocuğu.

Çorap söküğü gibi de geldi nicesi vazgeçemediğim kadar insanlardan ve işte ve işte nihayetinde kendimden vazgeçtim.

Cafcaflı duygularım vardı bir zamanlar ve ben aşka hep inandım.

Dış cephesi pembe ruhumun da izafi zaferleri ile yanan da nurumla narımda doğan yankımla ve diz dize yaşadığım dizelerimi de çayıra saldım.

Ne şiirden geçtim ne yazmaktan.

Ama kendimden vazgeçtim insanları seve seve ve yana yana yağmalanmış duygularımdan filan da medet ummuyorum artık.

Disipline ettiğim iç sesim ve nefsim ama bilemezsin son zamanlarda nefsime kolay kolay söz geçiremiyorum ve kendimi kendi ölümüme o denli yakın hissediyorum ki:

Misal, geçenlerde yolum düşmüşken hastaneye bir de kendim için uğradım acile ve başımın dönmesini geçiremediğim kadar da tansiyonuma söz geçiremezken ve de paylaştım sonrasında sevdiğim bir yakınımla.

Kadın ne dese, beğenirsin?

‘’Amma da şımarıksın ve sözüm ona hasta herkesin tansiyonu var bu muydu derdin?’’

Eh, be azize dün bir bu gün iki ben insan değil miyim ve de hasta olmama da mı izin vermiyorsunuz?

Geçtim, be azize ondan da geçtim bundan da ama bir sevgimden bir umudumdan bir de inancımdan vazgeçemedim.

Ruhumdaki valör.

İçimdeki aslan.

Bedenimdeki emareler.

Benim de ölmeye hakkım var!

Ve de dublör kullanmadığım acılarım ve hüzün bahçem hüzünlü lehçem.

Ne çok insan kapı duvar yetmedi…

Set çekenler ruhuma rest çekenler sevgime rast geldiğim yabancıların dahi daha da anlayışlı olduğu.

Bilumum duyguya ev sahipliği yapan kalender çırpı bacaklı kalemim ve nidaları o da annem gibi durgun o da annem gibi duygusal o da annem gibi aslında benim, annemin küçük annesi ve şevkle sevdiğim şevkle yaşadığım başım gözüm üstüne payıma düşen neyse başım gözüm üstüne annem için gereken her ne ise.

Dert dinlemiyor insanlar aslında sen de öylesin.

Yorgunluğumun üstüne inşa ettiğim kadar sevginin ve kederimin güncesinde saklı bir gizsin aslında sen aslında ben de gizemliyim içime inşa ettiğim hayal kırıklıklarından çıkıp da yola, yazıyorum ve çıkıp çıkıp kendimden yine ve ansızın kendime varıyorum.

İki yakamdan da düşmüyor hüzün ve de belirsizlik.

Uykularım çalınsa ne ki hayallerim çalınmışken?

Tüm ömrüm çalınmış olsa ne ki defalarca annem kayıp gidecek olmuşken ellerimden?

Üstüm örtülü değil çünkü annem örtmüyor örtemiyor üstümü.

Ama yüreğim de üşümüyor çünkü ben üşenmeden delicesine sever ve dua ederken annemin tek gülücüğü ve gözündeki pırıltıyı görüyorum ya ve işte yeniden defalarca doğuyorum annemin nurlu çehresinden nurlu yüreğinden ettiği dualarla ve de benim onun adına ettiğim dualarla yüce Rabbim yeniden hayat veriyor anneme.

Soğumasın diye elleri.

Soğumasın diye bedeni.

Kimseler de çalmasın diye benden annemi yirmi dört saat nöbetteyim ve uykum ağır iken öncemde annemin yataktaki kımıltısının sesine dahi kulak kesilip tüm benliğimle tarıyorum annemi.

Hüzün devasa bir dalga bense ufacık bir damla.

Anne sevgimse ruhumdaki şelale.

Ve şükür.

Ve sabır.

Ve insan sevgim…

Ve ilişkisini kesen nice insan hem benimle hem annemle.

Azizem…

Düş eşim.

Azizem, hayali fenerim…

Azizem şanlı sevgim.

Azizem keşke gerçek olsaydın.

Azizem dünde kalan şen sesim.

Ve yuvam.

Ve hanem.

Ve havsalamdan taşanlar.

İksiri hayallerin ve umut dünyam.

Aşkın neferi iken yüreğimdeki seyyah ve aşktan da insanlardan da ümidimi kessem bile her yeni gün yeniden başlıyorum yaşamaya ve de Rabbim yaşatsın diye tüm sevdiklerimi.

Bakma sen sakın gözümün sönen ferine.

Bakma sen, kendime aldırış etmediğime.

Ya da bak bakıver tuttuğum aynaya ve aynada gör kendini ve aynada gör içimdeki çocuğu.

Bir örüntü ise duygular.

Bir görüntüden de ibaret değilken insan.

Renklerin haşmeti.

Yalnızlığın şerbeti.

Ve umut teknem.

Daha bu sabah fısıldadı kader kulağıma:

‘’Sen ki gemini terk eden kaptan; sen ki ruhundaki sandala dahi sahip çıkamamış sefil bir miço iken…’’

Seferisi yüreğimin ve işte içimdeki mizansen.

Hazan öncesi yaz mevsiminden de sıdkım sıyrılmışken ve ben dört gözle bekliyorum güz mevsimini ve bilsem de üzüleceğimi yağacak yağmura sevdalı bekliyorum göğün ç/ağlamasını.

Azat edilemediğim şu sürgünlere sürülen kalbim.

İhya edemediğim nice insan.

Ne soyut ne somut aslında bir varsayım iken mutluluk…

Hidayete ulaşmaktan geçer de İnşallah yolum ve işte tutulan nutkuma ses olan iç sesim ve kalemim…

Sahi, yolun düşer miydi bizim oralara?

Terk edilmişliğin zikrinden tek ziynetim sevgimle süslediğim kalbim ve hayallerim…

Ya da; boş ver gitsin, be azizem aşkın renkleri solmuşken ruhumdaki uçurtma çoktan vurulmuşken ve de mutluluk iken bana lüks gelen bir duygu yine de mutlu günlerimi yâd edip şükür duygumla mutlu olabilmeyi başarıyorum ama an geliyor birileri illa ki nifak sokuyor hayatla arama hatta kendimle arama:

Etme bulma dünyası be, azizem.

Bir varmış bir yokmuş mademki insan…

 


( Etme Bulma Dünyası Be Azizem... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 16.08.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu