Bombaların Altında Yaşamları Sönüyor Her Gün
Ayakta, kalmaya çalıştıkça
Zalimler fırsat vermiyor
Yalnız kalmanın ıstırabı parçalıyor
Filistin de ki kardeşlerimi
Bombaların altında yaşamları sönüyor her gün
Cennete heves edip
Cennete konuyor ruhlar
Ölümden önce
Lakin
Yaşamak ’tan öte yaşamı ayakta tutmak için
Bir akşamüstü, güneşin batışını izlerken, o acı savaşı
yaşayan kardeşlerimle göz göze geldim. Gözlerindeki parıltı, kalplerinde ki
imanla bir kıvılcımlar yakıyordu, yaşamları anlamlı kılmak için. O an, zaman
durdu ve dünya sadece ikimizden ibaret oldu. Gözlerimizdeki aşk, güneşin son
ışıkları gibi parlıyordu, o ışığı söndürmeye çalışanlara inat hala parlıyordu.
Birlikte yürüdüğümüz bu dünya, hayatın bitmek bilmeyen
ıstırap dolu bir anı gibiydi. Her adım, bizi birbirimize daha da yakınlaştıracağına,
uzaklaştırıyordu. Dalga sesleri, kalbimizin ritmiyle uyum içinde çarpıyordu. O
an, hayatın ne kadar güzel ve anlamlı olduğunu bir kez daha anladım, zalimlerin
zulmüne rağmen.
Gecenin ilerleyen saatlerinde, yıldızların altında oturdum.
Gökyüzü, sonsuzluğunu simgeliyordu baktım saatlerce tefekkür ederek. Her bir
yıldız, kalbimizdeki sevginin bir yansımasıydı lakin sevgiyi anlamayanlar
geceden daha karaydı, kapkaranlıklardı. O an, evrenin ne kadar büyük ve
bizlerin ne kadar küçük olduğunu düşündüm.
Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte, yeni bir günün umutları ve
heyecanları içimizi kaplarken kardeşlerimizin dünyası hala karanlıktı ve
perişandı. Güneşin doğuşu, her geçen gün daha da ıstıraplarını büyüdüğünü gösteriyordu
adeta bana.
Ancak, bu huzur dolu anların yanında, Filistin’deki
kardeşlerimizin yaşadığı acılar da yüreğimizi dağlıyor. Orada, her gün
bombaların gölgesinde yaşam mücadelesi veren insanlar var. Çocuklar, savaşın
ortasında büyümüyor ölüyor ve masumiyetlerini kaybediyor. Her bir patlama,
umutları ve hayallerini yıkıyor. Filistin’deki kardeşlerimizin acıları, bizim
mutluluğumuzun gölgesinde kalmamalı. Onların yaşadığı zorluklar, bizim de
yüreğimizde bir yara açıyor.
Onlara ulaşamamanın sancısı ve acısı yakıyor içimizi. Her
gün, onların yanında olamamanın verdiği çaresizlikle doluyoruz. Kalbimizdeki bu
yangın, onların acılarını hafifletmek için elimizden geleni yapma arzusuyla
yanıyor. İşte onların sesini duyurmak ve yaşadıkları zorlukları paylaşmak için
bir çabalıyoruz, çabalarımız kifayetsiz kalıyor. Çünkü biliyoruz ki, acılar
paylaşıldıkça azalır ve umutlar paylaşıldıkça çoğalır, çoğalan ses ve protestodan
öteye gidemiyor, belki kapıyı kırma çabamızdır bu kim bilebilir ki Rabbimden
başka, Rabbim kardeşlerimizin ve bizlerin yardımcısı olsun, yaşasın zalimler
için cehennem. Her gün, haberlerde gördüğümüz yıkım ve acı, içimizi parçalıyor.
Filistin’deki kardeşlerimizin yaşadığı bu trajedi, bizim de yüreğimizde derin
izler bırakıyor. Onların yanında olamamak, elimizden bir şey gelmemesi,
çaresizliğimizi daha da artırıyor. Ancak, bu çaresizlik içinde bile, onların
acılarını paylaşmak ve seslerini duyurmak için elimizden geleni yapmalıyız.
Çünkü biliyoruz ki, dayanışma, en karanlık zamanlarda bile umut ışığı olabilir,
vesselam.
Mehmet Aluç