Gönlümdeki Sönmeyen Yangın


Gönlümdeki Sönmeyen Yangın


Bilir misiniz, bazen içinizde öyle bir yangın olur ki, söndürmeye çalıştıkça daha da alevlenir. İşte benim gönlümde de böyle bir yangın var şu aralar. Gönlümdeki yangına bir taş su dökmeni beklerken, sen benzin döktün gidişinle ey vefasız. Hiç mi sevmedin beni o bakışlarınla? Bu sözler, dilimden döküldüğünde bile içim acıyor, kelimeler benim gibi kıvranıyor. Nasıl oldu da buraya geldik? Daha dün gibi hatırlıyorum, gözlerinin içine baktığımda gördüğüm o ışıltıyı. O bakışlarda aşkı, sevgiyi, geleceği görüyordum. Şimdi düşünüyorum da, belki de sadece görmek istediğimi görmüşüm, galiba öyleydi, ben kendim gibi bildim seni, sen ben gibi seven çıkmadın...

 

Senden beklediğim neydi? Sadece biraz anlayış, biraz şefkat. İçimdeki bu yangını söndürecek küçük bir çaba. Ama sen ne yaptın? Çekip gittin. Hem de öyle bir gidiş ki, sanki arkanda bıraktığın acıyı daha da alevlendirmek istercesine. Vefasızlık... Ne ağır bir kelime. Ama maalesef tam da yaşadığımı anlatan bir kelime. Vefa, sadece iyi günde yanımda olmak değil ki. Zor zamanlarda da el ele tutuşabilmek, birlikte mücadele edebilmek demek. Sen ve o bakışların... Hala gözlerimin önünde. Bana öyle bakıyordun ki, dünyada başka kimse yokmuş gibi hissediyordum. O bakışlarda sevgi vardı, diye düşünüyordum. Şimdi soruyorum kendime: Gerçekten var mıydı? Yoksa ben mi hayal ettim tüm bunları?

 

Biliyorum, aşk her zaman güllük gülistanlık olmuyor. Bazen acıtıyor, bazen yakıyor insanı. Ama senin yaptığın, içimdeki ateşe benzin dökmek oldu resmen. Gidişinle birlikte sadece sen gitmedin, güvenim de gitti, umutlarım da. Şimdi bu yangınla baş başayım. Her gün, her saat bu ateşle mücadele ediyorum. Seni unutmaya çalışıyorum, ama anılar peşimi bırakmıyor. Sokakta gördüğüm her çift, bana seni hatırlatıyor. Belki zaman geçtikçe bu yangın sönecek. Belki bir gün gelecek, adını duyduğumda yüreğim bu kadar acımayacak. Ama şu an için, bu yangınla yaşamayı öğrenmeye çalışıyorum. Çünkü biliyorum ki, bu acı beni daha güçlü kılacak.

 

Ey vefasız, keşke anlasaydım beni, bir gülüşünle dünyamı şen etseydin ne kaybederdin? Keşke gönlümdeki yangına bir taş su dökseydin gülüşünle gitmek yerine. Ama yapmadın. Şimdi ben bu ateşle dans etmeyi öğreniyorum. Ve kim bilir, belki de bu yangından, küllerinden yeniden doğan bir Anka kuşu gibi çıkacağım. Yine de soruyorum: Hiç mi sevmedin beni o bakışlarınla? Cevabını bilmiyorum, belki de hiçbir zaman öğrenemeyeceğim. Ama bildiğim bir şey var: Ben sevdim. Hem de öyle bir sevdim ki, şimdi bu yangınla baş başa kaldım. Senin de pişmanlıkla yanarak dönmeni beklemeyeceğim artık, sen benden esirgedin ya, benden sana kocaman bir elveda…

Mehmet Aluç


( Gönlümdeki Sönmeyen Yangın başlıklı yazı kul mehmet tarafından 25.08.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu