Sen Deniz Feneri Olmuşsun Bir Kere



sen deniz feneri olmuşsun bir kere
dünya gurbetinin sessiz çığlığı senin
sınana sınana fırtınaya tutulmuşlara
dünya ötesi bir bakışsın
kaç kalbe kan diye damladın
kaç ayrılığın ateşine köz düşürdün

sen deniz feneri olmuşsun bir kere
seni buraya dikenler
kendi yalnızlıklarını görmüyorlar mı 
dalgaların tokatlarına direnmek üzere
seni yapayalnız koyanlar
 dünya fırtınalarının göbeğinde
yıkılmaz surlar gibi 
dimdik durduğunu fark etmiyorlar mı

sen deniz feneri olmuşsun bir kere
bakmasınlar öyle parlak ışıklı olduğuna
körsün sen
kör olduğunu bile göremeyecek kadar
gururuna yenik
hicranlı bekleyişlerin 
acılı inleyişlerin

sen deniz feneri olmuşsun bir kere
gönle ışık düşürenlerin gölgesi say kendini
kayıplar çölünde vaha bil
evden kaçmışları sevindiren
soluk sarı renkli deniz lambası gör
köşesi yanmış bir kağıda
umutların simgesi diye yaz adını
sarıp sarmalayan nefessin
fısıltısız, sessiz bir hıçkırık
yarım kalan şarkısın

sen deniz feneri olmuşsun bir kere
sarp kıyılarda duruyorsun öylece
can kulağı kesilmiş 
azgın dalgalardan korkmuyorsun
unutulmaya terk edilmiş eski gemilere
rüzgarlı tepelere
şimşek parıltılarına  , gök gürlemelerine
 ninniler söylüyorsun
için için yanıp

sen deniz feneri olmuşsun bir kere
sen olmazsan eksik kalır telde en içli nota
sen görmezsen
yüzüne gamze düşmez sevgililerin
bekliyorsun kederli hasretlerin közlü akışlarını
kalbin vuruşlarına son noktayı koymak için
sıcak bir nefes gibi
ummanları beklemek düşmüş nasibine

sen deniz feneri olmuşum bir kere
şehrin kenarında bir veda çizgisi
köpüklü kıyılara ümidin eğilişi 
koyu mavi dirilişlerin nişanesi
bir gün fırtınaların da durulacağını söyleyen müjdesin
ak köpüklü sevdaların hiç bitmeyeceğine dair 
yemin üstüne yeminsin

sen deniz feneri olmuşsun bir kere
insanın kadim arayışının nişanesisin
deniz sesisin karaların en son ucunda 
okyanusların yüreğine vuran bir nebze aydınlık
soğuk fırtınaların gözünde sükunet limanı...
ümit şavkı olsun diye 
kurtuluş ışığı sunarsın 

sen deniz feneri olmuşsun bir kere
ıssız ufukların kıvrımlarına çentiklenmiş işaretsin
dönmek üzere gidenlerin
gelmek üzere yola koyulanların yol elçisi
kırık sesisin umutsuz özleyişlerin 

sen deniz feneri olmuşsun bir kere
azgın dalgaların
aşina yakasından tutuyorsun hiddetle
kederli hasretlerin avuç içlerine
köz düşürüyorsun ince ince
kara ile deniz aralığında 
belki bir yolcunun arayıp durduğu
bir türlü bulamadığı en son gecesin

sen deniz feneri olmuşsun bir kere
gösteriyorsun, göremiyorlar
seni görüp de kirpik uçlarına kadar taşan
o eşsiz sevinçleri göremiyorlar
kalbinin ortasına gelgitler gibi vuran  
o huzurun sıcacık nefesini göremiyorlar

sen deniz feneri olmuşum bir kere
hırçın dalgaların arkadaşı
kayıp giden yıldızların saklambacı
dolunayın sırdaşı
upuzun özlemlerin aydınlık köşe başı
kederli özleyişlerin tatlı sarmaşığı
yolunu kaybetmişlerin yoldaşısın sen

sen deniz feneri olmuşsun bir kere
soğuk ve karanlık şu dünya gecesinde
sevdaları tutuşturan
sevinçleri alevlendiren
gurbet yolunu seslendiren
anestu nara müjdesinin hüzzam bestesisin
sen

redfer

( Sen Deniz Feneri Olmuşsun Bir Kere başlıklı yazı redfer tarafından 5.09.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu