Kalbe Karabulutları Getiren Düşünceler
Ayşe, kalbinin üzerine çöken karabulutları getiren
düşüncelerle gönlünü karartınca aniden irkildi. Her bir nefesini bu karanlığın
içine hapsetmemek için kendini şehrin sokaklarına attı. Adımlarını hızlandırdı;
ayak sesleri, yalnızlığının yankısı gibi caddelerde kayboluyordu. Sokaklar,
insanların telaşlı adımlarıyla doluydu ama Ayşe, etrafındaki kalabalığı
hissetmiyordu. İçinde bir boşluk, bir kaygı vardı; sanki karanlık düşünceler
onu yavaşça boğuyordu. Derin bir nefes alarak, doğanın güzelliklerini aramaya
başladı. Bir parka ulaştığında, ağaçların gölgesinde derin bir nefes aldı.
Hava, taze ve ferahlatıcıydı. Kuşların cıvıltıları, ruhuna dokunan bir melodi gibi
çalıyor, karanlık düşüncelerini yavaş yavaş dağıtıyordu.
Gökyüzü, mavi ve bulutsuzdu; güneş ışınları, ağaçların
yaprakları arasında dans ediyordu. Ayşe, bir bankta oturdu ve gözlerini
kapattı. O an, içindeki karanlıkla yüzleşti. Gözlerini açtığında, bir grup
kuşun gökyüzünde süzüldüğünü gördü. Onların özgürlüğü, içindeki karanlığı biraz
daha aydınlatıyordu. Bir an, kuşların neşesiyle birlikte uçmak istedi; özgürlük
duygusu, kalbindeki ağırlığı hafifletiyordu. Bir süre sonra, yanına bir çocuk
yaklaştı. Çocuk, elinde bir avuç ekmekle geldi. "Bunları kuşlara vermek
ister misin?" dedi gülümseyerek. Ayşe, çocuğun masum bakışlarında bir
şeyler buldu. İçinde bir sıcaklık hissetti; paylaşmanın mutluluğu, karanlık
düşüncelerini daha da uzaklaştırıyordu. "Tabii ki," diye yanıtladı.
Çocuk, ekmek parçalarını avucundan dökerken kuşlar etrafında toplandı. Ayşe, bu
anın güzelliğine hayran kaldı.
Kuşlar, ekmek parçalarını kapışırken, Ayşe'nin kalbindeki
karabulutlar yavaşça dağılmaya başladı. Gözleri, kuşların neşesiyle
parıldıyordu. İçinde bir mutluluk, bir huzur oluştu. "Hayat, bazen
karanlık gibi görünse de," diye düşündü, "mutluluk küçük anlarda
saklı." Bu düşünce, ona umut verdi; karanlığın ardından gelen aydınlığı
hissetti. O an, Ayşe fark etti ki, karanlık düşüncelerine kapıldığında bile,
doğanın ve yaşamın sunduğu güzellikler her zaman yanındaydı ve bunları fark
edemiyordu. Kendini yeniden bulmuştu; doğanın kollarında, kuşların melodisiyle
huzur bulmuştu. İçindeki karanlık, yerini umut dolu bir aydınlığa bırakmıştı.
Paylaşmanın getirdiği mutluluk, onun ruhunu canlandırmıştı; artık yalnız
hissetmiyordu.
Yeniden başlamak istiyorum, yüreğimin elinden tutup, yavaşça
insanlara karışarak. Üstelik çok da hissediyorum; aşkla hissederek mutlu
olacağımı. Kalbimi sol yanımda taşıyorum; ondaki yalnızlığı içine dolduran
benden başkası daha iyi bilemez, biliyor ve kanıyorum kendimi, bir daha
yalnızlıkla içini dolduran beni. Kendimi gereksiz, anlamsız cümlelerle artık
meşgul etmeyeceğim. Şimdi kalbime aşkı cümlelerle cesaret toplasın diye ona
fısıldıyorum usul usul. Artık yorgunluk onu sınırsız uçurumların içine doğru
çekerken, elinden tutarak benim elimden tutmasını sağlayacağım çünkü kalbim çok
yorgun düştü.
Mehmet Aluç