tütsüleniyor zaman saatlerin koridorlarında
salise salise beni kovalıyor yelkovan
bir ana imza atıyor gecenin bir yarısı
kirpiklerime bir rüya yükleniyor
uykunun cenderesinden
avuçlarım terli
bir katre hicrandır
bir dem keder
dünyayı sırtımda taşıyorum
hazırım uykusuz gecelere
hala sokaklar aynı
yürürken gecenin yarısında
günahlar yığılı ağır bir duvarın altına
küçüktü daha
inanmıştı masallara
şehrin çıkmazlarına
aldanmıştı
yine sabah
perdeler aralı
pencere kenarında bir serçe
köhne bir yaşam ahengi sarmış bulvarları
kırsal sokak aralarını
bütün yaya geçitlerini
magazin manşetli gazeteler kaplamış
rıhtımdaki boş sandallardan söz ediyorum
kiminin boyası dökülmüş
derinden gelen bir dalgayla
sallanıyorlar
işte her şey ortada
başım ellerim arasında
ağlıyorum
bu hayatta önce ağlamayı öğrendim
sonra, dağlanırken yüreğim
ağlayamamanın ne demek olduğunu
her damla gözyaşının
günahlardan arınış olduğunu keşfettim
kendimce
zaman geldi tanıdım insanları
sonra, her gülen yüzün riyakar olmadığını kavradım
an oldu bende sevdim
an geldi bende inandım delicesine
an geldi anladım ki
onun indinde bir ben yokmuşum
alaca saatler başlar
uğurlanmaya tabi bütün gidişler
en soğuk mevsimin habercisi peronda kalan sessizlik
sonra yavaşça yürürsün
ilk ışığa
bin yalnızlık saklı geceye
en son
yalnızlığı anladım
ya da iyilerin neden hep yalnız olduğunu
şehrin bir kenar mahallesinde yaşamanın
baş döndürücü
korkutucu
esrarengiz
bir akıbet olduğunu
redfer
(
Alaca Saatler başlıklı yazı
redfer tarafından
12.09.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.