Narin’in Gülümsememesi
Hayatın karmaşası içinde, dışarıdan
bakanların gözünde her şeyin yolunda gittiği bir tablo var. Uzaktan görenler,
benim gibi her şeyin mükemmel olmadığını sanmıyor. Oysa bilmezler ki, gözlerim
her gün bir başka acıyla dolup taşıyor. İçimde dinmeyen bir yara var; her an
kanıyor, sızlıyor. Bu derin acı, yaşamımın bir parçası haline geldi. Savaşa son
vermek için zalime dersini verecek bir yiğidin çıkmasını beklemekten başka
yapacak duam var Rabbimden o yiğidini göndermesi için gece gündüz dua içinde
gözyaşımı dökmekteyim sizler gibi. Her gün, içsel huzursuzluğumla yüzleşmek
zorundayım. Gülümsememelerimin ardında sakladığım gözyaşları, kimseye
görünmüyor. Hayatımız, adeta bir meçhule dönüştü; yönümüzü kaybettik ve belirsizlik
içinde kaybolmuş durumdayız. Narin kızımızın o ıstırap dolu anını onu
katledenlerin vicdansızlığını şerefsizliğini anlatacak kelime bulamıyorum.
İnsanlar bazen dış görünüşe
aldanıyor. Oysa gerçek, içsel bir mücadeleyle şekilleniyor. Her gün yeniden
doğmak için savaşıyorum. İçimdeki yarayı iyileştirmek, hayatı anlamlandırmak
için çabalıyorum. Ama bazen, karanlık düşünceler beni ele geçiriyor… Bu yazı,
sadece bir iç dökümü değil; aynı zamanda yaşamın karmaşasının, duyguların
yoğunluğunun bir yansıması. Hayatın sunduğu zorluklarla başa çıkmak, belki de
en büyük mücadelemiz olsa gerek, lakin bazı şerefsiz namussuzların yaptıklarıyla
ıstırap içinde kalıyorum sizler gibi…
Narini, savaşın değil, bir şerefsiz
insanın merhametsizliğiyle hayattan koparıldı. Bu durum, hüzün ve ıstırabın
derinliğini daha da artırıyor. Onun gibi masum bir çocuğun, birinin
acımasızlığı yüzünden hayatını kaybetmesi, insanlığın en karanlık yüzlerinden
birini gözler önüne seriyor.
Bu tür bir kayıp, sadece bir
bireyin yaşamını değil, aynı zamanda toplumu da etkileyen derin bir yaradır. Narin’in
ölümü, onun ailesinin ve sevdiklerinin yaptırdığıyla bir kara leke olarak
vicdanımızda karartı halinde kalırken, tüm insanlığın vicdanında bir yara
açıyor. Hüzün, kaybedilen bir hayatın ardından duyulan acıdır; Narin’in
gülümsememesi, artık hatıralarda yankılanan bir hüzün kaynağı olarak kalacak. Istırap,
bu kaybın getirdiği duygusal yükle birleşiyor. Narin’in yaşadığı acı, sadece
onun değil; bizlerin yüreğinde de derin izler bırakıyor. Bu tür bir trajedi, insanlığın
karanlık yönlerini de gözler önüne seriyor. Bu olay, adaletin sağlanması ve
benzer trajedilerin önlenmesi için bir çağrıdır. Narin’in anısı, bu tür
acıların bir daha yaşanmaması için bir mücadele vermemiz gerektiğini
hatırlatıyor. Her bir insanın, masumları koruma sorumluluğu vardır.
Narin’in kaybı, yalnızca bir
trajedi değil; aynı zamanda bir değişim arzusunu da beraberinde getiriyor. Onun
hikâyesi, insanları harekete geçirmeli; barış ve adalet için sesimizi
yükseltmeliyiz.
Hüzün, yaşamın bir parçasıdır; ama
bu hüzünle birlikte, umudun da var olduğunu unutmamalıyız. Narin’in anısı, bize
bu umudu hatırlatıyor. Onun gibi çocukların gülümsemesi için, birlikte mücadele
etmeli ve insanlığın karanlık yönlerini aydınlatmalıyız, vesselam.
Mehmet Aluç