Kıracı yorgun düşlerin
Bakir sevdalardan ayrı düştük düşeli…
Aşkın da hicreti
Bir var bir yokmuşçasına
Salınımında göğün
Özlemin doruğunda şivesi şaibeli
Öfkenin tortularında yıkadık biz bu
dünyayı
Daha da kirlensin diye
Kinle kirle nefretin zerrelerinde saklı
iken
Saflığın masumiyetin hikmetine
Nail olduk sevgili çocuk
Şevki kırılsa bile sevginin
kubbesinde
Ya da yaralı cihanın kırık kanadında
Esirgedik sevgiyi
Aşamadığımız kadar yürekleri
Kindar nidalarında şeytanın
Kibirli dokusunda zalim tayfasının
Bir yanımız hep eksik
Bir yanımız kurulu
Aşk sevgi ise kurgu oyunu
Hayata dâhil edemedik içtenliği
Sere serpe yattığımız mahzenlerde
Uyku tutmazken gözlerini acının
Meleklerin dahi vardiyasını terk
ettiği
Ölümüne sevdaların değil
Ölümcül ve kindar gölgelerle hemhal
Düşük yapan sözcükler değil iken
iklimde saklı
Danışıklı dönüşüklü yalanların
harında
Kırk haramiler gibi
Katlettiğimiz masumiyetin ölümle olan
izdivacında
Ah, be çocuk:
Çok erkenden tanıştığın toprak
Oysaki yüreğin asaletin doruklarında
Yumuk yumuk ellerinden kayıp
gitmişken hayat
Nelere meylettik!
Ne umduk ne kurduk?
Neyse bulamadık
Azıcık da olsa vicdan ve merhamet
Kulp taktık uykuya
Uykusuzluğun askısında
Askıda öfke askıda ölüm
Askıda nefret
Biriktirdik de biriktirdik.
Bir miat iken dolan
Başlamaya ne hacet
Nerede saklı ise milat,
Hicretinde duyguların
Bir soy kırım
Ve tutsak kılındığımız kıtalardan çok
uzak
Gölgesi dahi insanın iken tuzak
Muhabbet ehli varlıklardan değil
Münafık ve beynamaz karanlıkta
Islıklarken birbirimizi
Iskaladığımız kadar da sevgiyi
Ismarlama bir elbise misali
Önce soyunduk
Kaldık çırılçıplak
Sonra döşendik
Yetmedi döşedik
Yatak döşek iken muradımız
Yatıya kalan ölümle helalleştik
Makûs talihin ısrarı
Metruk hanelerin inzivası
Meşru müdafaa bildik bileli öfkeyi
Zemherilerde kala kaldık
Her kardelendi umudun sertifikası
Her çiçek meleklerin yongası
Ve cennet
Gel gör ki cehenneme denk düştük
düşeli
Düşünmekten mahrum
Düşene bir tekme de bizler vurduk, ey
çocuk
Sağ salim yaşamak ne kelime
Teslim olduk kedere
Kaderi imha edip
Kaderdir, deyip geçtik tüm
yanlışlarımıza
Eşlik eden yalanlarla
Efsunladık masumiyetin zirvesinde
Ölüme teslim olan çocukları
Ve sen çocuk:
Geç kaldık
Ölümün hörgücünde tutsak
Aşkın yitiminde muğlak
Gölgeleri dahi yok ettik
Yok olmanın varlığında yoksun
kılındık
Önce ateşi deştik
Sonra zehri deşifre ettik
Bir asrın bitimi
Bir ateşin külü
Bilinmezin de güdüsü
Seyrinde âlemin kefen bezine sadık
Dürtülerin tuzağında
Neşrettik
Nakşettik
Kâfir ruhların laneti
Lal yüreklerde saklı yarınların
alameti
Neye delalet ise artık hayat
Ve sen çocuk,
Rahat uyu mezarında
Cehennemden cennete göçünü kutlarken
zifiri dünya
Zikrine eş fikrine sadık dervişi dahi
gömdük
Toprağın dahi kustuğu
Tepetaklak olmuş iken de insanlığın
uyruğu…
Yazarın
Önceki Yazısı