‘’Beni bir son bekliyor, az sonra orada olmam gerek
Provası tamamlanmış yalnızlığımın
Üstüm ince ve örtük
Gözlerim, onlar, karabasan ağırlayan bir rüya
Hayır anlatmak istediğim bu değildi çabası
Artık çok geç, herkes dağıldı
Aslında, aslında, aslında…
Böyle olmasını istemezdim ama yanlıştı’’(Alıntı)

 

 

İmtina ettiğim acılarla örülü bir hırka ruhumun sarmalında saklı nice hatıra ve göğün menşei varsa yoksa dağınık bulutlar varsam yoksam bile dağıtamadığım kasvetli hava.

Bir tül inceliğinde yüreğimin örtüsü sadece bir tül ve de uçuşan sırma saçlarım kalmışken dünde şimdilerde ağdalı karlar yağıyor saçıma rüzgârın ve hüznün bileşkesi kanımda eksik neyse hâsıl olan ve öfkemi söndürdüğüm bir buluta yürüdüğüm bir de ufka.

Umudun baş şehri şiirde demlenen rüyalarım.

Şems’in rüzgârına takılı aklım:

Ah, keşke Mevlana’nın türbesinde saklı bir dua olsaydım yine de geç değil hiçbir şey için hele ki hiçliğimle örülü iken saçlarım ve yiten gençliğim kabaran yüreğim attığım kulaçlara denk düşen rövanşı hüznün kaç dalga boyu ise sırtlandığım aşkın manevrası sözcüklerin küpeştesi bense miçosuyum dünde kalan rüyalarımın haznesinden taşan havsalamdan aşırdığım b/ölücü güçlerin tantanası…

Rozetim ve rütbem ve nüktem.

Şeffaf yüreğimde sözcükler ve şiirler tekbir getiren.

Hazan düşkünü.

Hazan mahsulü.

Kapışan imgeler sınandığı kadar dirayetim bir kaşık suda boğanlar ve basireti bağlanmış yalanlar ve nice hutbe nice sure sarmalındayım inancın ve iman gücümle örtüşen umudum ve masallarım ve kalemim ve uğurlu sayım ve gök gözlü sevdam tek hazinem iken annem, sevdalandığım sabahların şafağını saydığım çömeldiğim kadar dizlerime dizlerimi geçen boylu poslu dizeler bir termik santral adeta yüreğimin tutuştuğu kalem ne zamanki sus pus kesilse ve işte sus payı her söylemde kendimden şiirler aşırdığım kendimi kendimde bulduğum ve ruhumdan sökün eden alametifarikası duyguların sözcüklere neşter bulduğum bir nesrin yaratısı belki de nesillerin bir bir devindiği nihayetinde yok olduğu ve işte bir nesir iken bir şiirin hikâyesi ve de umudun ve aşkın rötarlı tarifesi uğruna toprağın altına gömüldüğüm karşılıksız aşkların nüvesi çömez ve çocuk kalbimde saklı iken hikâyelerim ve esaretim ile ayak bastığım coğrafyaların ve içinde yüzdüğüm denizlerin aslında sadık olan o tek zerresi ile beden dilimin can bulduğu gönlün de hurafesi iken mutlu aşklardan geride kalan sadece ölü şiirlerin na’şında saklı iken sonsuzluğun bileşkesi ve bilinci ile hayat bulan bir imgede bir şiirde kendime rastladığım hikâyenin tarihçesi elbet aşk ile boy ölçüşen kalemimin yakasına ilişik rozeti ve rütbesi ve nüktesi ve simyacı sözcüklerle çalakalem yolculuğumda kendime rastlamanın güzelliği ile büyüyen umudum büyüyen hayallerim ve gözümde büyüttüğüm yalnızlığım…

 


( Artık Çok Geç... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 30.09.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu