Ummanlara denk gelen nehir misali gözlerinde sevginin, ihya etmekle eş değer ifşa ettiğin ya da etmediğin gerçek sevgin.

 

 

 

 

Vurgun yiyen göçmen kuş:

Bakışında şehrin yerleşik bir düş

Kokarcanın değil gülün tini ve işte adadığın her b/akış

Aşkın realitesi iken ruhun güftesinde sonlanan çığlık

Ve o bekleyiş

 

İzbelerin geçimsiz ilikleri

İnsan ve insana dair hep mi eklem yerleri

Acır şiirlerin ve nesrin

Ve şivesi enginlerin

Kayıpların suskun gücü

Ertelenmiş insanlığın mahrem güdüsü

Ölümsüzlükse ise sonu gelmeyen bir izlek

Deva bulmakla eş değer deveyi gütmek

 

Ah, endamlı şarkılar

Ve sen, zarif aşk dolu bülbül!

Sökün eden yeni günü ve gülü

Üstüne örttüğünden beridir de ömrü

Öteki simaların cilvesi

Cılkı çıkmış dünyanın asla da yok iken ederi

Gönül ile kapışan bir sözlük misali

Elbet kalemin sönmez feri

 

Bir ışıyan

Bir şakıyan

Bir solan güne meyleden

O derin bakış

Şaşı imgelerden çıktığın yoldan

Dönüşün nasıl ki şiir yüklü makam

Mıntıka temizliği

Herkes öncelikle süpürürken de kendi önünü

Ve işte arkasına bakmadan kaçan

Zalim ve iblise elbet kalmayacak mekân

 

Huzurun sesi

Sessizlikle eş değer bir üzüm tanesi

Yere düşen her salkım

Bağını da sormadıktan sonra nasıl da duyumsanır tadı

Şebeke sistemi çökmüş iken bir kere düzenin

Şaibeli hayatlarda yerinden

Söktüğün her çiviye eklendiysen bir yenisi

Hazan ve muhatabı şair

Ölüm ve yalnızlığı kelamı diğer âlemi

İçine çektiğin kadar hüznü ve özlemi

 

Bir renk bir rakım

Elbet olmalı bir farkın

Adakların bulduğu kadar yerini

Ve işte çaputlar bağladığın o kuru ağacı

Yeniden yeşertecek olan nasıl ki umut ve Tanrı

 

İzbelerden sökün eden her hece

Miski amber kokan aşk gün ve gece

Öteki diyarların değil

Ötekileştirilmiş insanların mahal

Verdiği kadar ruha, hemhal

Olduğun yalnızlık ile selam

Nasıl ki durur bir arada

Ve işte aş eren ruh

Ve işte eşleşen onca güruh

Fütursuz sözcüklerin de yok iken çekincesi

 

Aşk ve sabır

Ve dilemması şükür

Köklediğin her duygu nal topladığın arkasından gidenlerin

Kalanlar nasıl ki bizim

Sağ kalanlar ve solumuz iken

Sürdüğümüz izin

Hem mevkii hem makamı hem de sırrı

Acıyla eşleşen künye

Ruha biçilmiş mademki değer atfedilenden de öte

 

Ümitsizlik değil

Nefret hiç değil

Bakaya kalan ömür ve gönül ne mi eyler?

Acılar sınıfsız

Ölüm bazen sırasız

Aşk ise kazan ve şairin kalemi kepçe

Ardıç kuşlarının da izini süren her reşit hece

İdamesi makamın

Kuyuya tepetaklak düşen cahilin

Değil mi ki yoktur bir rengi bir mevkii

Aşkla örtüşen iman gücü

Solukladığımız kadar ömrü

Ve ümidi

Bir arada tutmakla eş değer

Sakıncası değil sekmesi hayallerin

Sür git bir arayış ezelden

Solmadan da gün geceyi esir eden

 

Yakut gözlerinde sevginin

Adı gönül adı anne adı sırdaş

Adı arkadaş

Meylettiğimiz rüzgârla özdeş

Savruk nidaların satır arasında gizli mademki

Ölümsüzlüğün ve de sonsuzluğun çağrısı ve idamesi.


( Elbet Olmalı Bir Farkın... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 7.10.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu