Portakal Kabuğu Rengi
Yakası tıngır mıngır sallanan hayatın; puslu ceketinin cebine iliştirilmiş, portakal kabuğu renginde bir zarf ve de kadının adının olmadığı çalakalem bir fotoğraf... Mucizeyse nefes almak, baharlar varken yaşanılacak, portakal kabuğu renginde her taraf! Bunun adı boğulmaktan hallice şans eseri yaşamak! 

Neden portakal kabuğu rengi diye sorguladığınızı duyar gibiyim, çünkü yitirilen her kadının ardından kalan izler; kan kırmızısına boyanamayacak kadar yaşanılasıydı, siyah vicdanlara kurban edilemeyecek kadar canlıydı, güvenin renginde parçalanıp kayıplara karıştırılamayacak kadar bembeyazdı. Ve de her ne kadar yokmuş gibi davranılsa da kadını yaşatacak olan yegâne şey yine ne acıdır ki sistem/sizliğin çöküşündeki adalet kırıntılarına yaslanmaktı. Her yaslanış ölüm fermanına yaklaşımın en garipçe yasasıydı. Göstermece, düzmece, süzdürülmece, derinlemesine bir bilmece... Terk edilmiş sabahların gecelerine mahkûm bırakılmış “kadın!larımız” sözde hukuk denilen fakat hukuksuzlukların baş köşesinde... 

Söndürülen, soldurulan, üzerine acılar kondurulan bir avuç toprakta; güller, papatyalar... Öylece, sahipsizce, insafsızca, vasıfsızca dolup taşan; kadının laik, demokratik sömürüldüğü (!) şuursuzluğun, adaletsizliğin sonucunda açılan mezarlıklar... Toprak altında sonsuzluğa gömülen portakal kabuğu rengiyle kaplanan çığlık çığlığa susturulmuşluklar...  

Kadınlar diyorum hâkim bey kadınlar! Umursanmayan, yok sayılan; evinde, sokakta, adının değersizleştirildiği her alanda bencilce, merhametsizce katledilen kadınlar... Bildiniz mi hani yeri geldiğinde anne, yeri geldiğinde eş, yeri geldiğinde ailenin mihenk taşı, yeri geldiğinde toplumun körpecik filizlenmeyi bekleyen evladı... Ne acıdır ki canilerce hiçe sayılan, her gün daha da fazla vahşiliklerle yok edilen umutsuzluğun uçamayan kanadı... 

“Ben buradayım, ben varım” diye haykıran; görün, duyun, bizi yaşatın diye hep parçalara ayrılan kadınların feryadı... İşte bu tam olarak portakal kabuğu renginin en dayanılmaz, en acınası, en yakıcı her bir 'ân'a yayılmış kan kokusu karışımının tarifsiz adı!.. 


Ümitler... Keşke gümbür gümbür inseydin yağmur,

Keşke kollarınla sarsaydın bulut,

Artık yüreğimde kalmadı umut...

Gözlerinde söndü yanan ışıklar,

Acılar çıldırmış, uzar çığlıklar.

Pencereden düşüyor bir bir umutlar...

Anaların yüreği ateşten bir top,

Kısılmış sesleri sanmayın suskun.


Şimdi yüreklerde binlerce yangın,

Şimdi gönüller hep kedere dargın...

Kalemim kül oldu, dökülüyor is,

Gözlere doluyor acıdan bir sis...

Hangi merhem dindirir bu sancıyı?

Ne ile saralım bunca yarayı?

Defterim yanıyor, sözler ateşten,

Kalemim ateşten, yürek ateşten... (Alıntı)


BÜŞRA DALGIÇ



                  

 

( Portakal Kabuğu Rengi başlıklı yazı Gülen Düş tarafından 12.10.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu