Ey Garson...





Yorgun iklimlerin yorgun tanrısı adeta acıların baş şehrinde yeşeren günün ve göğün örtüsü.

 

 

 

Şirin bir tebessüm ve neşeli bir şarkı

Adaklar adanası varlığın aşılası

O son ve münferit kıtası

Bilindik göçmen kuşlar

Bilinmeze göç eden melun ruhlar

Eklenen bir halka

Tasa yüklü bir masa

 

Sen koy en acısından bir meze, ey garson

Ölümü gör içmezsem o mereti

Ya da sen öl:

Varsın sen de sevme beni

 

Bir ağaç gövdesi

Yalın bir misafir aşkın güftesi

Ansızın büyüyen

Arsız renklerin kaidesinde saklı

Karanlığın gölgesi

Ne çıkar ki mevsimin baş tacı?

 

Baştan çıkarılası bir eşya gibi belki de

Mantalitesi hayatın

Melankolinin gerçek yüzünde saklı

Tayfası evrenin

Tükenen direncin

Tünediği şu hüzün kuşu

Adı kırlangıç ya da şaşkın martı

Bilindik iken kırık kanadı

Bilinmeze mahal veren ve de

Şatafatlı endamında saklı

Sair hece…


( Ey Garson... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 13.10.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu