Leyli bir masal üstü örtülü
O devasa masanın kırık ayağında
takılı
Acının hicazında açılan her kapının
bitiminde
Göğe erişen bir ilham ya da ilhamı
Yeşeren bir duygu misali
Edilen her dua
Elbet gün ve gece
Nükseden umudun asla taviz vermediği
Buyruk yüklü beşerin güncesinde saklı
iken
O yırtık mintan,
Hani eteklerinden dökülen taşlarla
inşa edilesi
Bir cehennem hak gözetmeden
Yaşayanların ruhlarına duyulan öfke
ve okunan lanet…
Gün yüzlü bir seyyah hece
İzafi bir kaldırım taşların sektiği
Serpilen umut gibi tohum gibi
Yeryüzünün nankör kalbinde
Unutulmuş bir ilik ve de ilk
Unutmanın da kökeninde saklı bir
dilek
Gök ilan etti özgürlüğünü
Manifestosu şairin…
Yerin katmanlarında saklı nice hain
Sözcükler boykot etti beşerin
Olağan nefretini
Tanrı ise öfkeli:
Az evvel cennete müdahil oldu kaç
çocuk kaç bebek
Kaçabilmesi ne mümkün mazlumun elbet
Evrenin tefrikası koydu noktayı
Fermanın idamesi
Ölümün gerekçesi yok mademki
Kundaklandı ne çok ruh
Verildi ne çok fetva
Melekler dahi grevde şimdilerde
Vakitleri geçerken cennetin
platosunda
Elbet çelik yelekli her bir hayal
Gün mizaçlı aşkın dilberi
Umudun teşrifi çok ama çok geç olsa
da