İhtimamla şiir yazılır, azizim
kıymeti ve de gıybeti ömrün elbet yazılası duygular ve yanına atılası bir
çentik ihtişamı yüreğin ivedilikle de feraha çıkmanın muadili iken huzur ve
umut ve dua aşk varsın olsun şaibeli bir gölge ufkuna bandığım sözcüklerin her
katresinde saklıdır akıbetim varsın bir günlük varsın ömürlük sevdalar konsun
kabrime.
Süzüm süzüm s/üzüldü ya sevdam göğün
de merkezi en çok renklerin ihtiva ettiği serseri bir mevsim.
Bulut ötesi bir yolculuk benimki en
çok da buğrası ömrün, sevdalandığım yer gök ziyadesiyle izdivacın talibim yeri
geldi mi ömrün…
Ah, be azizim yoksa seferi
yalnızlığımda eşlik eden bir izafi gölge misin?
Senle ya da sensiz.
Sevecen kalbimin mukaddes dokusu
şahsına yazdığım şiirler ne ki gün yüzlü bir dergâhtır benimki:
Hem aşkı ağırladığım hem de
ağırlığımca altın ısmarladığım…
Beyhude kasalar zinhar yalan mıydı
yoksa masa üstüne dizdiğim tasalar?
Bir de takas ettiğim ömür:
Bir ters bir düz heceler.
Geyik muhabbeti imiş meğerse dünde
kalan hayta yalanlar hoyrat anlamsız sevgiler…
Dedim ya:
Senle ya da sensiz.
Şahsına münhasır bir kalabalıktır
yüreğimin ağırladığı ve tonton bir sevdadır yaşsız ruhumun yaşardığı en çok da
çocuk kalmak ya da çocuksu bir aşk deyip de geçme…
Ah, üzgünüm ne de olsa bir şarkıdan
alıntı yaptım tam da çekecekken pimi ve işte önümün dağınıklığı ve işte
yerkürenin hizaladığı hayta mevsim.
Görkemli bir aşk değil aslında
sadece:
İtiraz edemediğim bir yalan makinesi
kurşunlayan kalbimi ve her kuş/luk vakti düşerim yollara gerçi ağzımla kuş
tutsam sevmezler beni yoksa kuş kadar aklımla mı ibraz edeceğim bu aşka
duyduğum c/esareti…
İmgeler yokuşu.
Şiirler durağı.
Aşkın kalibresi ve eksilen baytı
kalbimin bir de gün yüzü görmemiş bilgisayarımın elle yazmaya kaleme hasreti
belki de kuş kondurduğum da değil hani şiirleri en çok da miski amber kokan
imgelerim.
Tanrı şahit şiirlerime ve işte
teyakkuzda yürek ve işte tebessümler ekiyorum dileklerime.
Göğün münferit bulutları.
Ruhumun kazan kaldıran v/edaları.
Hangi aşk uygun ki bana ya da hangi
mısra ve işte kıtalar aştığım ve işte ruhların dansı ve cevizler kıran
yalnızlık masalların fırına verildiği ve ayıp olsa bile aşkın itirafı yıldızlı
bir gecede ç/ağlıyor yalnızlığım.
Rakı kokan ağzı gecelerin kuytularda
dans eden gölgeler.
Oysaki mağdur edebiyatı yapmaya da
meyyal bir şiir ve akıbeti ömrün arkadan gelen hikayelerin kundaklandığı.
Darağacının darladığı kıblem.
Sözcüklerin bazen şerri…
Ah, şerit değiştirdiğim gönül ülkem
ve de gönüllü yazdığım ve de görünmezin ahvalinde saklı bir mintan eteklerinden
dökülen taşlarla inşa ettiğim kasam ve kale duvarlarıma asılı beyitler şiir
kökenli bir aşk siması tanıdık ölümler ve sitemler.
Örülü saçlarım.
Yanan kâkülüm fön çekerken elektriğin
gazabına uğradığım.
Yanan tabanları şiirlerimin.
Rastık çeken Mahmure.
Düş kasabasında yaşayan Şukufe.
Sözcüklerin piri ve de ilhamı iken
aşk.
Ve işte ruhuma şirk koşan münafık
bedenler.
Bir renk ki ruhumu saran.
Karanın hicabı.
Karanlığın aldatısı ya, sen neredesin
azizim?
Diz boyu bu sevda yaşı yası olmalı mı
sahiden?
Yasaların hâkimiyeti ve yasın
dirayeti yaşın kemale erdiği gel gör ki çocuk kalbi şiirlerin ve şairlerin.
Cenderede sıkıştı mı da kalem?
Buyur, buradan yak azizim.
Buyurmasan bile buğrasında gönlün
kilit vurdu mu da insan bir kere kalbine.
Kabrime beklerim, azizim ne de olsa
sen vakıf olana değin sevdama ben öbür dünyayı çoktan boylarım…
Moruk düşler.
Hantal bedenler.
Şeker ve tansiyon ölçümü derbeder
sitemler.
Kaçta kaçımız kaldıysa bizden geride
artık…
Nal topladığımız arkadan:
Aha:
Nalına mıhına m/imlenen sevgiler.
Demansın defansı.
Bunadığın aşikâr, azizim yoksa yanıma
gelip de:
‘’Annem…’’ deyip de öper miydin
elimi…
Kaçın kurası ise artık kurada sen
çıktın mademki bahtıma.
Tahtım dünden kazanım.
Bir de aşkla kanayan şah damarım tek
ah da etmezken sana…
Nerede mi buluşacağız?
Sağlık ocağı dönüşü tomografi çekimi
sonrası bir de idrar ve kan testi yaptırıp ola ki kaldı ömrümüz üç vakte kadar
da oradayım yeter ki sen at konumu:
Konu olduğum bu amansız ve çaresiz
aşkın da kurbanıyım.
Çeyiz sandığımda bulduğum güve ailesini
temizledikten sonra da bil ki yanına uğrayacağım.
Mademki böbrek nakli olacaksın azizim
ben de ruhumla takas ettim mi bu sefil aşkı ve işte sana yazdığım son mektup
varsa eğer ki takatin varsa üç kuruş da emekli maaşın zemheride buluşacağımız
güne değin hoşça kal.
Gelirken de ihmal etme dikenli
güllerini gerçi ben hepten bir gül bahçesiyim ama bu da kusurum olsun hani…
Çıkarsan eğer ki yarına çıt
çıkarmadan da gel yanıma…
Gelin duvağımla ve bavulumla bul beni
tak koluna…
Eh, adı aşk ne de olsa…