Kırık Asa ve Güleç Şarkı
“Asası kırık bir düş, güleç bir şarkı, Ruhumun söküklerinde
saklı yakarışlar. Cengâver bir mevsim, ölümsüz nazire, Kendi öyküm, kendi
ömrüm, dik başlı kalemim. Yıldız Gülüm”
Mimoza çiçeği, gönlümün ortasında açan, İçimde yaşattığım
Akdeniz iklimi. Kara iklimin karanlığında, debdebeli karın kıyısında büyüyen çiçeklerim.
Mevsimsiz açan çiçeklerim sevincimle gönlümde, İçine sığındığım kale ise aşk.
Gizemin izini süren hecelerim, dik duran aşkla bu gönlüm göğsüne saplanmış hasretin
şarapnel parçalarını çıkarırken mutlu ve mesudum. Yağan kanın izinde kardığım
rengim, kandığım matemin son hecesinde. Kaybolmakla iştigal ömrün, içinde
bitmeyen umutlarımla hayallerim saklı.
Gecenin karanlığında parlayan yıldızlar, ruhumun
derinliklerinde yankılanan fısıltılar. Bir rüzgâr esintisi, umut dolu bir
nefes, kırık asanın ucunda yeşeren yeni bir filiz. Güleç şarkının melodisi,
kalbimde yankı bulur, her notasında bir hatıra, bir anı canlanır. Kendi öykümde
kaybolurken, bulduğum huzur, gülümseten mizacıyla kalemimle yazdığım her
satırda saklıdır. Çöl çiçeğim, susuzluğa inat açar, Akdeniz’in sıcaklığı,
içimde bir bahar. Ara iklimin soğukluğunda, bir umut ışığı, gönül dalımda açan,
mevsimsiz çiçekler. Gizemli heceler, bir araya gelir, kalemimin ucunda, bir
dünya belirir. Aşkımın izinde, akan kanın rengi, matemin son hecesinde, saklı
hayallerim.
Şimdi, bu denemenin devamında, içimdeki duyguların
derinliklerine iniyoruz. Her bir kelime, her bir cümle, ruhumun en aydınlık
köşelerinden süzülüp gelen birer yankı. Kırık asanın ucunda yeşeren umutlar,
güleç şarkının melodisinde can bulan hatıralar. Kendi öykümde kaybolurken bulduğum
huzur, muhabbet yüklü kalemimin izinde saklı. Gözlerimde parlayan yıldızlar,
ruhumun derinliklerinde yankılanan fısıltılar. Bir rüzgâr esintisi, umut dolu
bir nefes. Kırık asanın ucunda yeşeren yeni bir filiz. Ve işte, bu denemenin
her satırında, her kelimesinde, içimde saklı kalan duyguların izini sürüyorum.
Yokluğun derinliğinde kaybolmuşken, inancımın sesinde
yankılanan umut, karanlık gecelerde parlayan bir yıldız gibi. Her düşüşümde,
yeniden kalkmamı sağlayan güç, Rabbim yardımı, kalemimin ucunda beliren
kelimelerde düşlerim gizli. Kalemim, içimde açan çiçekler gibi; zayıf ama bir o
kadar da dayanıklıyım. Her bir harf, yaşadığım acılara ve sevinçlere tanıklık
ederken, ben de bu yolculuğun bir parçası oluyorum. İlahi Adaletin varlığına
olan inancım, beni ayakta tutan en sağlam dal. Umut, hayatta kalmamı sağlayan
bir ışık; belki de en karanlık anlarımda bile içimde bir kıvılcım gibi yanıyor.
Kırılan dallarım, geçmişteki hatalarımın ve kayıplarımın izlerini taşırken,
yeniden filizlenen umutlarım, geleceğe dair yeşeren hayallerim oluyor.
Her yeni gün, yeniden doğuşu simgeliyor. Kırık dökük
kalemimle yazdıkça, içimdeki boşluğu dolduran kelimelerle, hayatın anlamını
keşfediyorum. Düşüncelerim arasında kaybolmuşken, yeniden bulduğum o umut dolu
anlar, beni yeniden hayata bağlıyor. Umudun ve inancın gücüyle dolu bu
yolculukta, her kelime bir adım, her cümle bir nefes gibi. İçsel çatışmalarımın
gölgesinde kaybolduğum anlarda bile, kalemimle oluşturduğum dünyada yeni
ufuklar açıyorum. Duygularımın derinliklerinde gezinirken, her bir düşünce bir
tuğla gibi, kale duvarlarımı yükseltiyor.
Hayatın karmaşası içinde kaybolmuşken, yazdıkça kendimi
buluyorum. Kırık dökük hatıralarım, geçmişin yüklerini taşıyor ama aynı zamanda
geleceğe dair umutlarımı da besliyor. Her çiçek, açtığı her yaprakla, içimdeki
karanlığı aydınlatan bir ışık gibi. Bu çiçekler, hayata tutunmamı sağlayan
birer simge; belki de yaşamın ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatan birer
işaret. İlahi Adalet, bazen görünmeyen bir el gibi, beni yönlendiriyor.
Kayıplarımın ardından gelen yeniden doğuşlar, her seferinde beni daha güçlü
kılıyor. Umut, içimdeki en derin yara izlerinin üzerine bir merhem gibi
sürülüyor. Düşlerim, belki de en karanlık anlarımda bile, ışık saçarak beni
sarıyor.
Yazdıkça, içsel yolculuğum daha da derinleşiyor. Her kelime,
ruhumun bir parçası; her cümle, varlığımın bir yansıması. Umut dolu bir
geleceğe dair inancım, beni ayakta tutan en sağlam temellerden biri. Kırılan
dal ve yapraklar, yeniden filizlenen umutlarımın yanında sadece birer hatıra
olarak kalıyor.
Umudun ve inancın beni sarıp sarmaladığı bu kelime denizinde,
her yeni cümle bir kapı açıyor. İçsel yolculuğumda kaybolmuşken, yazdıkça
kendimi yeniden buluyorum. Kırık dökük hatıralarım, geçmişin yüklerini
taşırken, her bir kelimeyle geleceğe dair umutlarımı yeniden yeşertiyorum. Hayatın
karmaşası içinde, bazen kaybolmuş gibi hissediyorum. Ama kalemim, içimdeki
derin duyguları kâğıda dökerken, karanlık anların bile bir anlamı olduğunu
hatırlatıyor. Her kelime, bir adım; her cümle, bir nefes. Yazdıkça, içimdeki
boşluk doluyor, ruhumun derinliklerinde açan çiçekler gibi.
İlahi Adaletin varlığına olan inancım, beni ayakta tutan en
sağlam dal. Umut, karanlığın içinde parlayan bir yıldız gibi; belki de en zor
zamanlarımda bile içimde bir kıvılcım olarak yanıyor. Kırılan dallarım,
geçmişteki hatalarımın ve kayıplarımın izlerini taşırken, yeniden filizlenen
umutlarım, geleceğe dair yeşeren hayallerim oluyor. Her yeni gün, yeniden
doğuşu simgeliyor. Kalemimle yazdıkça, içimdeki karanlığı aydınlatan
kelimelerle, hayatın anlamını keşfediyorum. Düşüncelerim arasında kaybolmuşken,
yeniden bulduğum o umut dolu anlar, beni yeniden hayata bağlıyor.
Bu yazı, sadece bir ifade değil; aynı zamanda bir direniş.
Hayatın zorluklarına karşı dimdik durmanın, kırılmadan, dökülmeden devam
etmenin bir sembolü. İçimdeki güç, kelimelerimde hayat buluyor. Umut, her an
yeniden doğuyor ve ben de bu umudu yaşatmak için yazmaya devam ediyorum.
Mehmet Aluç
Bu yazı Yıldız kardeşimin “Hele Ki: Bir De ‘‘ol’’ Dedi Mi?” Eserini
okuduktan sonra birkaç cümle ve paragrafı içine katarak yazılmıştır.