
Bir duygu ihlalidir yaşanmışlığın
değil ihtimallerin körüklediği yaşama sevinci ve de renklerin istilası
kaynakçası aşk solda saklı beyazın g/izi.
Mavidendir rütbesi göğün ve kordan
her bir bulut…
Mahlası kıyama duran bir haz, haiz
olduğumuzdan öte hazır ola durduğumuz renklerin istikbali:
Bazen kara bazen ak.
Yelloz bir imge nasıl da çığırtkan ve
işte pekişen her imge süt beyazı aşkın doludizgin telaşı yaşamın.
Hecelerse birer yanılgı şiirler
olmasa gerek alıntı en çoksa en azın can çekiştiği aza sabırlı tamah etmeyen
masumiyetin sevdası ve sevgilisi umudunsa bir pekiştireç olduğu kadar pekişen
her duygunun içinde saklı öznel cumhuriyeti.
Yana yakıla yaşarken…
Yâdında ömrün külünden doğarken.
Ne azabı ne gazabı olsun üstümüze ve
işte şerrine iblisin lanet okurken.
Hüzün faslı.
Acının girizgâhı.
Hazan öncesi.
Kaynakçası illa ki sevgi en çok da
şairin dem vurduğu şiirin güncesi…
Masallar uçsuz bucaksız diyarların
sevgilisi.
Masallar bazen kahramanı bazen
anlatıcısı yorgun duyguların mafyası ve de mahlası.
Çöreklense dahi hüzün güftesi kayıp
bir şarkı…
Çalakalem yaşayabilmenin hazzı ve
kordan hecelerin dayatması.
Sefası yarın cefası saklı iken anda
ve işte ansızın doğan güneş gibi gün yüzlü bir seyyah iken şairin içinde saklı
o şaşalı coğrafya.
Hümayunu dünün.
Hünkârı ömrün.
Bir düğüm bir düğün bir de ölüm…
Bekası hüznün karaçalı misali öncesi
kayıp iken bir hikâyenin temas ettiği o tek tema acınınsa külfeti ve sığındığı
kadar insan Yaratana.
Mecazi iken her firar.
Bir mihenk taşı iken isyan ve nirengi
sonsuzluğun cenk eyleyen kalemin şüheda mirası gökteki kıvanç yerkürede saklı
iken nice insan nice isyan tövbe ettiği kadar kavuşmaksa İlahi Adalete.
Şems’in rüzgârı.
Aşkınsa kulvarı.
Miadı dolan tümden gelen duyguların
şiire tekabül ettiği kadar ruhun esintisi ve işte çalakalem bir miras iken
dünün kıvancı andan azat edilesi tümden gelim tüm gizemin izinde süregelen bir
umut şarkısı iken yazılası her beyit her dize her cümle fısıltının çığlığa
dönüştüğü gün ve gece.
Horon tepen bir kıyam.
İçi kıyıldıkça ifrata kaçan.
İç içe geçen nice zincir nice kelam.
Göğün menşei yerin katmanı
sonsuzluğun hizaya getirdiği kadar beşeri ve haiz olunası gaipten gelen yaşama
sevinci.
Hüznü barındıran gecenin peşrevi;
hazanın ertesi baharın nicesi kayıtlı kayıtsız ne çok gölge pekişen bir rivayet
misali gerçeklerin ve tüm gerekçelerin lehçesi.
Zanlardan uzak zaman aşımına
uğramadığı kadar her yasak ve işte dalından kopan o elma varsın olsun her beşer
sayıkladığı kadar her fetva öncesinde Rahmanına koşan sonrasında sonsuzluğu
biçen ve İlahi Ateşin her zerresi her kıvılcımı adeta kolluk kuvveti iken
yaşanası hüsran bir yer bir de gök bir de Araf’ta asılı ruhun beyanı masum
meleklerin yaralı kanadı acının hicvi aşkın hicreti en çokta yalnızlığın
nispeti ve ölçüsüz bir beyan varsa yoksa umudun şeceresi.
Öncesiz.
Varsın olsun sonrasız.
Ansızın da sızdı mı ruhun yarası
andan ana büyüyen bir sevgi bir huşu ve huzurun adresi andığı kadar insan yüce
Rabbini mademki Allah var gam yok…
Hüznün arka bahçesinde yeşeren
sevincin ve sevginin külliyesi nasıl ki yolu umuda düşer insanoğlunun ve affına
sığındığı kadar Mevla’nın acının da ikamesi ölümün de ömrün de hayırlısı kanat
açtığı kadar her ruh duaya; kandığı kadar olası yalanlara yeter ki sevgi olsun
huzur olsun sermayesi insanın ruhun serpintisi ve yüreğin somdan altın misali
olmaz mı ki bir asaleti konuşlu duaya körüklü hüznün bekası ve de hüzünlü
kalbin tek sırdaşı iken yüce Rabbin endamlı yıkılmaz kalesi…