Rüyaların kirli kılıfında saklı iken
hazan
Metruk hecelerin de gölgesinde
kutlanırken ahir zaman
Hicvi ruhun
Ritmi tutkunun
Tutulan nutkun solgun ferinde saklı
izdiham
Söz öbekleri
Ve kara ruhların pekişen öfkesi
Azadesi göğün
Azığı ömrün
Küfesinde hidayet taşıyan gönlün
Tuttuğu altın olacaksa eğer ki
sevginin
Meylettiğim hüzün ertesi
Neşrinde göğün belki de kuruyan çölün
kır bahçesi
Sözüm ona
Çözüm ola
Renklerin izdihamında sönen
aydınlığın
Ve kırık yüreklerin
Dehlizinde saklı ansızın
Doğacakmışçasına güneş ve ayın
Pişekâr sitemlerin değil
Pişkince sarf edilen yalanların
Hele ki o metruk hazine
Bir ganimet babında saklı her hece
İthafın ve isyanın ve inhisarında
sökün eden geceye
Değil mi sırtını döndü beti benzi
sararmış nükte
Şimdinin muradı
Yarınların izdihamı
Sözcüklerin neşrinde şairin yazmaya
durduğu
Fermanı
Ve işte tek solukta
Ve işte o kayıp olukta
Ve işte zemheriden firar edecek
delişmen rüzgâra
Bir çalım atacaksa eğer ki her mısra
Yanık kelamın
Yanlı hezeyanın
Yâdında saklı ölgün nidaların
Derdest olmuşken kabrin kara teni
Toprağın içine çağıran sesi
Ve de beşerin akıbeti
Öncesiz iken zaman
Yarınsız iken sönen hazan
Yüzükoyun serpilen tohum misali
yeşeren
Gözün
Yaşaran göğün
Ve işte masumiyetin haklı intikamı
Bam teline basılası
Güzergâhın da arka bahçesi
Açılası çiçek
Alnından öpülesi felek
Bir hatıra babında acıyan yürek
Açmazın da fedai seyyahı
Düşlerden toplanası öbek öbek
Esir düşen günce
Eşkıya misali örseleyen zalim ve öfke
Öncesi bir gizem
Sonrası bir fetva
Anda saklı ruhun tapılası aşkın
fıtratı
Ve işte yere çöreklenen gök ve gece
Yoklardan bir buket
Varlardan ibaret
Olsaydı keşke o tek karşı durulmaz
gerçek
Sonsuzluğun muadiliymişçesine
Yana yakıla seven şair ve ruhunu
kutsayan her hece
Hecelendiği kadar aşk
Harbi sıfatlarla örülü bir telaş
Yâdın ve de yokluğun
Ve yağan yağmurun
Tek zerresi dahi yetmez mi umudun
Ve işte yerleşik acıların verilmişken
son muhtırası