Serbest Kürsü / Mektup

Eklenme Tarihi : 11.12.2024
Okunma Sayısı : 213
Yorum Sayısı : 1
Altın Üyelik Başvurusu Altın Üyelik Avantajları
Bugün Doğanlar
ozge-ozomer-cakmakseyit-mehmetismail--uzunsabahattin-skiyasettin-abetul-sarikaziftRTE2023yusufumKozanlımİsa BaştürkAşk-ı Cangece yolcusuagrinSelenabskhaaşık sairMavi periMetin Mercan2834Hanımelisureyya-gorur
Doğum gününüz kutlu olsun

Sakar düşlerin tekerinde saklısın, sevgili mavi ve bir ritim bozukluğu iken aşk kirli beyazında gözlerinin bazense akında hislerinin akmayan kanında saklı bir pıhtı gibi içinde kuytularda gizlenen…

Hangi renktir başat olan?

Hangi duygundur seni sana duyuran?

Uğurlu sayın hep mi on üç ve dibini gördüğün efkârın tütsüsü müdür yanan ve tüten bacasından yaşlı vapurun?

Hüznünle çıktığın keşif.

Hazana yorduğun yazın göbek taşında mı saklıdır yalnızlık ve ulvi bir hayal iken ereceksen hidayete madem az izin ver de solundan geçsin o kuş sürüsü.

İşinin ehli bir sevapsın sen artılardan inşa ettiğin cennetinde eksi hanesinde insanlığın saklı cehalet ile…

Esaret midir yoksa aşk ve cesaret bulup da söyleyemediğin…

Sen ki; renklerin en asili, sefil mavi.

Sen ki kırık tekerinde dünyanın rüyaların ve sevdanın müdavimi.

Sen ki varlığınla şerh düştüğün…

Sen ki yokluğunla huzur bulduğun…

Neyin derdinde ise insanlık zuhur eden hep mi ihanet ve köküne sadık bir adaletten dem vurup da kaçanların ardından hep mi yas tutarsın?

Muradın neyse saklı O’nun katında.

Sana sunulan methiyeler ne ki atılan iftiraların da cabası olduğu şu sefil düzende kaymadığın zemin mi kaldı ve umudu iken sonsuzluğun ve uğuru iken sayıların aslında cafcaflı bir coşkuyla medet umduğun kim mi kaldı?

Lanetse geceyi deviren.

Rakımları ölüm olan şu şatafatlı düzen.

İkbalinse yarın ve umut…

İdam sehpasında saklı son sanık.

İhbar edeceğin sadece içindeki mazlum çocuk mu yoksa?

Manen huzurlusun ve maddi getirileri değil coşkusudur sevginin ve hayatın sen ki kat çıktığın gök kubbede bir sarıklı hüzün gibi türbesi ölümün tutkusu aşkın ve yalnızlığın ve turuncu halesinde güneşin ve evet, işte sensin aşkın dokunulmazlığında serilen yere göğe.

Renksin.

Aşksın.

Yalansın belki de.

Umudun ıskonto yaptığı o düş aralığından sızan yaşsın.

Yasın müdavimi olsan ne ki?

Yaş aldığın bedeninde hala saklı tuttuğun o çocuğu mademki sahiplendi Rabbin varsın tutmasın elinden kimse sen ki yatır mahiyetinde gezindiğin yer kubbede saklı bir seyyah yürekten de fazlasısın bir o kadar fazlasın sen bu dünyaya ve farz bildiğin neyse bil ki doğru yoldasın seni taşıyan Mevla’sına.

Bir kürekse içinde saklı bir avuç toprak.

Bir tünekse aşkın fasılasında kıpırdanan bulut bulut umudu hala taşıyabiliyorsan kalbinde açık ara farkla yakınsın Rabbine ve O da şah damarından da yakınında saklı bir ömür o yüzden korkutmasın kimse gözünü hele ki göz bebeğin bildiklerin nihayetinde kör ettiler gözlerini ya…

Şükür ki haiz oldun kalp gözüne ve yüzüne tokat gibi çarpan gerçeklerden nasıl da korkmadın sanmasın da kimse pes ettiğini hele ki pas vermediğin gölgelerle muhatap olmadığın kadar yakınsın kendine.

Muhafaza ettiğindir deryalar büyüklüğündeki tek zerren ve severek büyüdüğün kadar büyüttüğün gizem elbet kıtlıktan çıkar mı yaşayanlardan da haz etmedin madem varsın mateminle arşınla yolunu hele ki hüzünlü kalbini en çok seven hatta tek sevenken Mevla’n varsın aksın yaşların manevi rüzgârında renklerin ve maviden gözlerinde ufkun ve mazinin da takozunda yerlisi olduğunu unutma hüznün akabinde kapını çalan mutluluğun.

Anlatma da kimselere.

Anlaşılır olmak adına da çırpınma.

Sen ki yakut gözlerinde gecenin sen ki sakit olan yüreğinde sabitlenmiş huzurun ve vicdanınla çoktan aştın engelleri ve erişemediğin dağlar zaten sana ait değil ne de olsa Kaf dağında gezinenleri görmez Rabbin.

Araf’tasın zaman zaman.

Dünyalık mal mülk ne ki hem? Sen zenginsin babadan, atadan.

Bir revnak güneştir seni ısıtan.

Revaçta olansa içtenliktir mademki büyütme gözünde çok sevdiğini söyleyenleri varsın sessizce sev ve yaşat içindeki coşkuyu ve meleklerin bil ki göz hapsinde hele ki kalp gözünde ışıyan umudun feri saklı iken cümlelerinde dahi güneş doğmuyor ki gecenin kör karanlığında yoksa nasıl görürdün önünü?

Bir bak, etrafına bak, bakalım sana benzeyen birileri var mı?

Bir de dik gözünü gök kubbeye ve hisset rahmeti ve hidayeti ve işte çektiğin sıkıntılarla pişerken bil de Rabbinin gözündeki değeri.

Sen ki yalansız neşrettiğin dünyada.

Sen ki öğrencilik cübbesiyle tavaf ettiğin yer gökte.

Sen ki; aşkın ibaresi iken özlem ve hasret.

Sen ki; çaresizliğine çare olan Rabbinle.

İçini de ferah tut, sevgili mavi çünkü hiç olmadığı kadar doğru yerdesin ve gözün nasıl ki ufuk hizasında vakıf o sonsuzluğa…

Meylettiğin hiçbir şey.

Öykündüğünse sadece içinde saklı tuttuğun masumiyet…

Derdi veren dermanını da vermekte madem senden mutlusu yok sen ki acılarını bile sevip hatalarınla bulduğun doğruları tüm yüreğinle sahiplenmişken tıpkı Rabbinin de buyurduğu üzere ve sen ki; hükümranlığında Rabbinin hep de korunduğun üzere tüm canlıların şerrinden ve lanetinden.

Ve işte sabrınla aştığın ve aşacağın yollardır seni huzura götüren ve emsalsiz bir sevgiyi şükürler olsun ki bahşetti Rabbin sana ve işte koruduğun kadar içindeki iyi niyeti korunacaksın da ilelebet.

 




( Sen Ki... başlıklı yazı GÜLÜM-ŞİİRİN TEK H/ECESİ İKEN AŞK... tarafından 11.12.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu