
ÇOCUKLAR DA
GÜLSÜN DİYE…
Boşluk
biriktiren gün korosunda bir lahza.
Anlam kaybı
sendromundan muzdarip düşleriyle
Kan yutan
dağında bir çocuk sahipsiz,
Kan tutan
bilmecenin öncülüğünde dipsiz
Deryaların
sahtekâr mavisinde şeffaflık…
Toprak kokan
çocuğun çehresindeydi saflık.
Sanki
bağırdığı yankılandı son sürat
Aklın
hizasından geçmeyen cümleleri
Bir el yumruk
gibi başta,
Diğeri dökülen
aşta.
Ağlıyor
asırlardır doyumsuzluk hüznüyle
Fırtınadan
savurucu…
Kollamıyor
kendini.
İnatla taştan
taşa öğüttüğü öfkesi
Destan olma
ihtimalinden de kuvvetli
Dışlanmış
akınların hesapsız hanesinde.
Ve bir
küskünler şehri kurulacak karada.
Gökdelenin,
bankanın yasaklaştırıldığı.
Aslında daha
çok dünyadan alacaklı
Cennetin
kapısına çıkan keçi yolları
Gönlü hoş
edilmiş çobanların düzlediği
Lastik
ayakkabının hor görülmeksizin
Okul
bahçelerinde koşturup güzlediği…
Semazenin
istikamet aradığı semadan
Rahmeti
yağınca meltem kadar yumuşak
Zalimlere bile
sebebini sormadan
Hiçbir kulun
sırlarını yormadan…
Öksüz kızın
beline bağladığı al kuşak
Ölü
kemiricinin boynuna dolanmadan
Örtülü ödenen
saraylının hevâsı
Taptazecik
kaderlinin hakkına sulanmadan
Bir şehir
kurulacak karada
Ve denizli.
Bir şehir
kurulacak kan yutan dağa bakan
“ana”nın
iklimi giyindiği etekte.
Bir şehir
kurulacak,
Saçlarına gül
takan
Büyüyen her
masumun, yanağı okşanmadan.
Bir şehir
kurulacak
Çocuklar da
gülsün diye.
aslanyılmaz#sürgünadam#
11.01.2025