kaybetmek de var
Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen
Hayat hikayesinin 78.bölümü
uhud…
muhammedi şuurun taşa kazınmış hatırasıdır
nebevi sezişin
ateşli telaşlar arasından
ruhumuza serince dokunuşudur
sonuca kesin olarak ulaşsak da
sonuca asla ulaşamayacak olduğumuz anlaşılsa da
görevinizin başında olun
çünkü siz zaferden değil seferden sorumlusunuz
çünkü siz varıp varmamakla değil
yürüyüp yürümemekle sınanıyorsunuz
çünkü siz elde ettiğiniz sonuçla değil
sonuca gidiş üslubunuzla tartılacaksınız
ölüm kalım derdinden öte
dertlerle dertlenmenin sarp yokuşudur
var yok arası kaygılardan vazgeçişlerin kuyusudur
sebep sonuç zincirinin üzerinde durma savaşıdır
peki ya...ve benzeri tereddütlerin
düştüğü yerdir uhud
amalı, eğerli tüm şartlı cümleleri yırtan
asil bir sessizliktir
hasbi olup
emrolunduğun gibi dosdoğru olmanın
ölçüp biçmelerden ayrışma eleğidir
uhud imkansız iken mümkün olan
insanın mümkün olmayana inanıp
inanmadığını yazma sayfasıdır
bir daha hatırlayalım
ne demişti ki hz. Peygamber
uhud savaşının öncesinde
savaşı kesin olarak kazandığımızı görseniz de
savaşı hepten kaybettiğimizi görseniz de
bu tepeyi terk etmeyin
bu bir uyarıydı
sonuca kesin olarak ulaşsak da
sonuca asla ulaşamayacak olduğumuz anlaşılsa da
görevinizin başında olun
çünkü siz zaferden değil
seferden sorumlusunuz
çünkü siz varıp varmamakla değil
yürüyüp yürümemekle sınanıyorsunuz
çünkü siz elde ettiğiniz sonuçla değil
sonuca gidiş üslubunuzla tartılacaksınız
uhud
sonuçları hesaba katmadan
an içinde özgece var olmanın adıdır
tüm kesinleşmeleri yırtıp atan
alışkanlıkların paslı perçinlerini koparan
bir terbiyenin elinde yoğrulmadır
oldu bu iş deyip gevşememe sorumluluğudur
yenildik, bitti her şey diyenlere kanmama
vazgeçmeme azmidir
küllerinden dirilme ümitlerini eskiten
gerçek bir diriliştir
sahici kıyamın hiç susmayan gayretidir
uhud…
yok mudur nebinin bize ısrarla söylediği
tekrar tekrar tembihlediği
ne olursa olsun terk etme dediği
bir mevzi
bir nöbet yeri
sonuç alınsa da alınmasa da
zafer kazanılsa da zafer kaybedilse de
başarı gelse de başarısız olunsa da
duracağımız bir yer
bekleyeceğimiz bir mahal
yok mudur
ve neden biz şimdi ısrarla
orada olmak için can atıyoruz
hz. hamza (ra) gibi
kahramanların düştüğü bu topraklar
bizi bir daha hiç düşmemecesine
kaldırmalı ayağa
yoksa hep diri olan şehitlerden
bize dirilik bulaşmaz
yoksa dirilten şehitlerden
hayatımıza hayat katılmaz
sen de bir savaşta değil misin şimdi
kaybetmek de var
kazanmak da
dünyadan nasibin ebedi hayattır
seni sonsuzluk bekliyor
sonsuzca zafer de var
sonsuzca hezimet de muhtemel
cennet de
cehennem de muhtemel
hira dönüşlerinin müjdecisi
uzun inzivaların sırdaşı
yanı başında bekleyen
sessiz teselli pınarı uzaklara aktı
veda geldi çattı
acısında kavruldu kesik nefesleri
dayanağı da yıkılıverdi
yapayalnız kalıverdi
nebi
bir ümit belki
taze bir nefes alabilirdi
yeni bir tebessüm bekledi
narçiçeklerinden…
bir ümidin kıyısından mahzun dönerken geri
zifiri geceye uğramış
fırtınalı denize düşmüş gibi
la… dedikçe
reddettikçe başkalarını
çekildi ayağı tuzaklardan
gidişatını ancak ve ancak
tersine çevirebilirdi kalbin eylemi
kalbin direnişi
illa O’
illâ O’
dedikçe…
*
hicretin 3. senesi, 7 şevval
Kureyş müşrikleri bedir'de uğradıkları hezimetin acısını
bir türlü unutmak istemiyorlardı,
daha doğrusu unutamıyorlardı
ileri gelenlerinden bir çoğunu bu savaşta kaybetmişlerdi
bir avuç müslümandan yedikleri ağır darbe ile
izzet-i nefisleri kırılmıştı
civar kabileler nezdinde ki prestijleri de
haliyle sarsılmıştı
sahilden giden şam ticaret yollarının
resul-i ekrem tarafından
devamlı kontrol altında tutulması da
ticari hayatlarına oldukça ağır darbe vuruyor
onların mukavemetlerini kırıyordu
kureyş müşrikleri bu sefer ırak yoluyla
şam'a ticaret kervanlarını göndermeye başlamışlardı
burası da peygamberimiz (s.a.v.) tarafından
kısa zamanda haber alınmış
gönderdiği seriyye ile
bu yoldan giden ticaret kervanları kıstırılarak
mallarına el konulmuştu
zaten bedir hezimetinin acısıyla yanıp tutuşan
kureyş müşriklerinin
müslümanlara karşı kin ve husumetlerini artırıyor
intikam alma duygularını harekete getiriyordu
ilk fırsatta bu intikam hislerini tatmin için
adeta can atıyorlardı
bedir'den sonra giriştikleri
bir iki küçük baskın hareketi
onların bu kinlerini dindirme yerine
bozguna uğrayan kendileri olduğu için
daha da kabartmıştı
daha önce, ebu süfyan idaresinde
şam'a gönderilmiş olan büyük ticaret kervanı
resul-i ekrem'in kumandasındaki
müslüman kuvvetlerin eline düşmekten
kıl payı kurtulup
mekke'ye zar zor gelebilmişti
hemen arkasından bedir harbinin patlak vermesi
kervandaki malların taksimini geciktirmişti
mallar olduğu gibi
daru'n-nedvede muhafaza edilmekteydi
bu sırada bilhassa bedir savaşında
yakınlarını kaybetmiş olanlar
kureyşin ileri gelenleri sayılabilecek kimseler
ebu süfyana şu teklifte bulundular
muhammed, büyüklerimizi öldürerek,
bizi perişan etti
onlardan intikam alma zamanı artık gelmiştir
kervandaki malların sermayesini
sahiplerine verelim
karıyla da müslümanlara karşı
harp hazırlığı yapalım
teklif oy birliği ile kabul edildi
mallar satılarak altına dönüştürüldü
karıyla da süratle harp hazırlığına başlandı
bedirden gözü korkan mekkeli müşrikler
bu sefer büyük bir ordu hazırlamak kararında idiler
sadece, mahalli gönüllü askerler
devamlı müttefikleri bulunan ahabiş kabilesi
askerleriyle iktifa etmiyorlardı
arabistan yarımadasındaki diğer kabileleri de
yanlarına almak istiyorlardı
bunun için hususî bir heyeti görevlendirdiler
o kabileleri kandırmak için de özel bir fon ayırdılar
bu fonla diğer kabilelerden
paralı askerler kiralayacaklardı
mekke'de süratle harp hazırlıklarını sürdürürken
görevlendirdikleri, içlerinde birçok ünlü kişilerin
şairlerin, hatiplerin de bulunduğu propaganda heyeti
bütün arabistan yarımadasını karış karış dolaşıyor
anlaşabileceklerini tahmin ettikleri kabilelere
girişecekleri hareketin mahiyetini anlatarak
halkı peygamberimiz (s.a.v.)'e karşı
ayaklandırmaya var güçleriyle uğraşıyorlardı
bir şairin bir tek sözü
bir hatibin bir tek hitabesi için
kabilelerin icabında birbirlerine girdiklerini
kanlar akıttıklarını kaydedersek
şair ve hatiplerin
bu harekete katılmaya teşvikten
ne derece müessir oldukları
kendiliğinden anlaşılmış olur
civar kabilelerden gelenlerin
parayla kiralanan askerlerin de katılmasıyla
şirk ordusu tam 3.000 kişiyi buldu
yedi yüz zırhlı
iki yüz atlı v
3.000 de deve vardı
askerlere moral vermek,
onları harbe teşvik etmek
heyecanlarını devamlı diri tutmak için
orduya kadınlar da katıldı
türkü söyleyecek,
def çalacak
askerlerin moral gücünü takviye edeceklerdi
komutan ebu süfyan sahr bin harb idi
kadınlar kolu da ebu süfyan'ın karısı
bedirde babasını kaybeden hind'in
kontrolü altında bulunuyordu
gönlü kin dolu bu kadın
bedir'de öldürülen yakınlarının intikamını
alacaklarına dair kadınlara yemin bile ettirdi
kureyş ordusunun üç sancağı vardı
kureyş hazırlıklarını böylece tamamlamış
yirmi gün sürecek bir uzun sefere
mekke'den hareketle çıkmış bulunuyordu
medine'ye peygamber efendimize bir haber geldi
haberi getirmek üzere görevlendirilen adam
mektubu resul-i ekreme
heyecan ve telaş içinde uzattı
açılan mektupta
kureyş müşriklerinin hazırlıklarını tamamladıkları
medine üzerine yürümek için
yola çıktıkları yazılı idi
mektubun altındaki imza
peygamberimiz (s.a.v.)'in amcası
hz. abbas'a aitti
resul-i ekremin emriyle
hem oradaki müslümanlara yardımcı olmak
hem de olup bitenlerden
kendilerini haberdar etmek maksadıyla
mekke'de oturmaya devam ediyordu
bir ara medine'ye gelmek arzusunu izhar edince
resul-i ekrem şöyle buyurdu
sen bulunduğu yerde daha güzel cihat etmektesin
senin mekke'de oturman daha hayırlıdır
peygamber efendimiz,
ilk anda mektubun muhteviyatını gizli tuttu
birkaç kişiden başkasına bildirmedi
kötü haber çabuk yayılır hesabı
kureyş'in medine üzerine yürüdüğü haberi
çarçabuk etrafa yayıldı
resul-i ekrem efendimiz
önce kureyş ordusunun durumunu
gözetleyip tahkik etmek maksadıyla
birkaç sahabiyi
mekke'ye doğru gönderdi
mücahitler,
yolda kureyş ordusunu gördüler
durumunu öğrendikte sonra
medine'ye gelip durumu
efendimize haber verdiler
mücahitlerin getirdiği haber
hz. abbas'ın mektupta yazdıklarına aynen uyuyordu
mekke'den ayrılıp süratle yol alan kureyş ordusu
şevval ayının başlarında
bir çarşamba günü gelip
uhut dağının yakınında bulunan
ayneyn tepesi yanında karargâhını kurdu
bu sırada resul-i ekrem efendimiz
gördüğü bir rüyayı ashabına anlattı
ben kendimi sağlam bir zırh içinde gördüm
kılıcım zülfikarın ağzında ise
bir gediğin açıldığını gördüm
boğazlanmış bir sığır
arkasından da bir koç gördüm
ashab-ı kiram,
bunu ne şekilde tabir ediyorsun,
ya resulallah diye sordular
hz. resulullahın cevabı şu oldu
sağlam zırh giymek medine'ye
medine'de kalmaya işarettir
kılıcımın ağzında bir gediğin açılmasını görmüş olmam
bir zarara uğrayacağıma işarettir
boğazlanmış sığır
ashabımdan bir kısmının şehit edileceğine işarettir
onun arkasından bir koçun getirilmesine gelince
o askeri bir birliğe işarettir ki
inşallah Allah onları öldürecektir
resul-i ekrem
ensar ve muhacirlerin ileri gelenlerini
bir araya topladı
kendileriyle bu hususta istişarede bulundu
peygamberimiz (s.a.v.)'in kanaatı,
gördüğü rüyanın da ilhamıyla
medine'yi bizzat içerden müdafaa etmekti.
buna rağmen müslümanların da görüşlerine başvurup
onların da kanaatlarını öğrenmek istiyordu
redfer