Düşünce ikliminde ansızın peyda olan rüzgârın
darmadağın ettiği cihan ve mutlak değerli sayıların mutluluk beklentisi.
Sahiden de: bir sayı mutlu olmayı
bilir mi?
Ya da o sayıyı yüreğine saklayıp da
insan sadece bir sayının varlığı ile mutlu olabilir mi?
Aklın yanmış devreleri ve nice evreye
denk düşen günler ve takvim yaprakları.
Görüntü ihlali bazen: bazense ihlal
edilmiş sınırlar ve sayı değerlerini yok sayıp değerli olan sevdiklerimize
eşlik eden tarihler.
Günün ibresi umuda dönük gecenin
peşrevi yitik.
Pelesenk olan şeyler var aklın
ambarında saklı tahıl gibi ekmek gibi.
Ya da aklın boş duvarlarına asılı
resimler gibi.
En sevdiğimse aklımın raflarında
kayıtlı olan kitaplar ve onlara eşlik eden duygular bir gülücüğün resmini
çizmek adeta asılı olan göğe bir selam vermek ve uçan kuşun kanadına konmak gibi
yaşamak.
Bir bardak çayın deminde dostluk.
Aşkın havsalasından taşan özlem.
Yanık kelamın ömrü bir şiire dize
olan ya da bir hikâyenin özeti yazarın hayatından derlediği anılarla içli dışlı
olan.
Yenilgi addedilen kimi zaman ama
sırasını savmadan da geçmek bilmeyen ömür.
Ön sözü olmalı mesela yazılan şiirin
ve de bir hikâyesi belki de ehemmiyet taşımayan şiir sevmeyen insanların
gözünde ve şiirlerin namesi sulusepken yüreği şairin kalemin izini sürüp
yüreğindeki gizi kelimelere döktüğü.
Öncemde ne zaman şiir solumuştum ki?
Ne zaman bir şiir kitabını elime alıp
da okumuşluğum vardı ki?
Yirmili yaşlarımda âşık oldum bir
bilinmeze sonra kendimi şiir yazarken buldum derken o ateş söndü ve şiirlerimi
göçen aşkın yanına gömdüm işin ilginci aşkın muhatabı farkında bile değildi
olup bitenin.
Sonra derin bir suskunluğa büründüm
ve farklı hayallere mecralara kanat açtım ne de olsa gençliğimin heyecanı ile
kariyer planlarımın peşine düşmüştüm.
Tu kaka mesleğim.
İşletme mezunu olup da işletemediğim
aklım.
Eğitimciliğe gönül verip öğrenci
kimliğime diktiğim öğretmenlik ülküm ve öyküm ve nihayetinde öğretmen kürsüsüne
çıkıp bu hayalimi gerçek kıldım.
Devasa bir es veriyorum çünkü
hayallerim sonlanmazken gerçek kılmış olsam da hayallerimi sonunu getiremedim.
Şiir yazdığımı öğrendiğim o ilk gün
ilk gece ve ben adeta yeniden keşfetmiştim Amerika’yı ve de ruhumun
derinliklerinde saklı binlerce tohumu şiir niyetine ektim gönül bahçeme.
Şiirlerdi sığınağım.
Denemeler yazdım ve hikâyeler hatta
birkaç roman ama şiir bambaşkaydı benim gözümde belki de iyi bir şair filan
değildim ama anlamıştım ki benim hayatım baştan sona zaten şiirden şiirlerden
ibaretmiş.
Sevginin hükmettiği şiir iklimi.
Aşkı resmettiğim bir evren.
Aşkın katık olduğu hatta merkeze
oturttuğum ve merkezkaç kuvveti ile hayatı yaşanır kıldığım.
İklimlerden şiirdi mademki mahremim
ve mabedim.
Şiirlerdi mademki kucak açan
sonsuzluğa.
Yazmış olduğum ne kadar şiir olursa
olsun yazmaya ve değerli şairleri okumaya doymuyorum.
Kısacık bir söz dizini iken şiir
nasıl da hayatı sığdırıyor kısacık dizelere.
Ve evet, bazen uzun yazıyorum
şiirlerimi ve coşkum hala sonlanmıyor.
Birileri kısa kesmemi söylüyor ve
noktayı koyuyorum ansızın: o da bir süreliğine ve sadece o an yazdığım şiire
sonra devam ediyorum kaldığım yerden.
Örtüştüğüm ne çok şey saklı içimde
dışımda.
Ön sözü olmayan ne çok duygunun
farkındalığını yaşıyorum hayatın gizinde.
Ünlem şaşkın.
Hayat ise bir ibre.
İmleci yüreğimin ve şiirin dilinde
saklı iken binlerce imge.
Hayatı şiir gibi solumuşum meğer ben
kendimi bildim bileli ve kendimi bilmedim bilmeyeli zaten şiirmişim ben.
Aşka düşmek çok mümkün hele ki aşka âşıksa
insan.
Masum tınısı aşkın ve titri şairin
asla da metazori bir iklim değil sevmeyi sevmek.
Bağdaş kurduğum hatıralar ve insanlar
sevgiyle büyüye bir coşkuyu bana nasip etmişken Tanrı.
Ilıman ya da soğuk bir iklim
giyindiğim.
Eşlik eden yağmur ayaklarımı
sürüdüğüm çamurlu yollar ama suyun eşliğinde akan giden bir çamur bu.
Sevgiyle bütünleşen kâinat.
Irkı da yok hem sevginin ve de
şiirlerin.
Sevmeye doyamazken yürek semazen
eteklerim tutuşan ve şiir ekip umut biçtiğim.
Alametifarikası yaşamın ve fıtratı
şairin.
Dikili bir ağacım olmasa da dikili
şiirlerim var benim ve dik başlı bir aşkla kucak açtığım s/onsuzluğun
sağanağında ıslanıp hayata ve sözcüklere karıştığım ve kavuştuğum yine kendim
üstelik bir ömür kendimi kendim reddetmişken yaza yaza kendimi kabullenmenin
büyüsü ile aralıksız hamt ettiğim…