Ölüm Asla Yakışmazken Bir Çocuğa...




Üzgünüm hancı

Her ne kadar erse de yaşım kemale

Ürkünç coğrafyalarda saklı

Kalan yarımla yarınlara meylettiğim

Sözcüklerin Reçber’inde

Askıda hüzündür aslıma dönük yüzüm

İzdivacı ise yerle göğün

Belli ki kıyamete kaldı.

 

Esir pazarından aldığım imgelerin

Esaretinde renklerin

Asılı kaldığım beyaz:

Mademki kirlenmeye en yatkındı akça teni

Ak akçe kara gün değil

Ak alnı aşkın herkes için geçerli

 

Bir nakkaş iken öncemde

Derviş ruhların göçtüğü güncemde

Sözcüklerin uçuşan peçesi

Bir pençede saklı ölümün çağıran sesi

 

Günlerdir kıymete binen gıybet sonrası

Bir efkâr ile dikilen yara misali

Yamalı entarisi düşlerin

Yankısına haiz sözcüklerin

Yaşaran göze en yakışan

Yeşilin ve yasın tekbir verdiği

 

Elem iken yüküm

Elham’da saklı çözüm

Efkârın bam teli

Salkım saçak bakaya kalan gönlün

Her deminde derdimi tasfiye ettiğim

Her geride kalana ayrı hasret beslediğim

 

Göğün mıntıkası

Yerkürenin de çekilmez nazı

İki cihanda da akıbeti

Aziz olmalı insanın niyazına sıkı sıkı bağlı

 

Şimdim yok ki yarınlara meyledeyim…

Dünüm ise sökük yüreğimin kanlı mendili

Aşka hicap

Sözcüklere azap

Sanrılı öykülerinde cihanın

Belki de aşk idi ruha yakışan afi tap

 

Düşler ve hayaller inzivada

Katıksız bir haraç aşka kadir özleme dair

Sevgiye baş koyan mübalağa etmeden yaşamak

Mütalaa ettiğimizse hırpalanan yüreklerin

Kayıp kütlesinde

Bir gülle yemişçesine

Reçinesi hüznün

Ve devrik tümcelerin yüzü suyuna hürmeten

Bağdaş kurulası idam mangası

 

Kararan göğün

Görünmeyen yarası

Elzem bir düğün iken ölüm

Esefle kınamaksa cihanı

Araf’ta saklı nice çocuğun ruhu

Koynumuzda beslediğimiz yılanların öcü adeta

Kolluk kuvveti şairin içinde saklandığı

Dehlizin tek çıkış kapısı

Sahi olmalı mıydı hacet ve de mutluluğa

Hasret

Eş güdümlü bir bomba

Kaypak beşerin şerrine lanet

 

Okumakla eşdeğer

Ödenen bedeller

Kıyama duran süzgün mevsim

Reşit kılınması imkânsız giden yetimlerin

Yetinmediği kadar beşer

Esef yüklü devasa bir

Buldozer

Yıkımın öncüsü

Kerpetenle sökülen yüreklerin kördüğümü

 

Sabık

Sapık

Sancılı sanrılar saklı ağacın kovuğunda

Ve esen hayta rüzgâr

Korunaklı dünyaları yok artık hiçbir çocuğun

İnsan olmaktan men edildiğimiz

Cefa dolu cihanın

Ve hüznün

Emrine amade bir sarkaç

Aralıksız işleyen

Aralıksız devinen

Devrik cümlelerde saklı aslında asalet

Asi bir renk iken

Müzmin siyahın kaybettiği bekâreti

Mimlediği kadar yalan ve ihaneti

 

Kırık bir nota

Kırık bir hece

Kırılmaya müsait her yürekte

Saklı nice bilmece

Ne reşit

Ne sıradan

Alabildiğine akışkan

Dinmeyen kan

Dinmesin diye de rahmet

Ölüme delalet gidişat

Hüzünse revnak bir sancı

Alaşağı edilmiş maneviyat

Kürediğimiz kadar

 

Güzergâh kayıp

İnsanlık yitik

İlahi Aşk dibine vurmuş cihanın aslında

İlk ve son sığınağı ve de tek

Teklerken yürek

Çoktan kırık tekerlek

Na’şı vicdanın

Nefsi azgın ve yiten nice vicdanın

Güftesi sessizlik

Bestesi vakur ve yalın bir ıssızlık

 

Ölümse asla yakışmazken bir çocuğa

Nicesi cennette şimdi

Meleklerin korumasın altında

Çok ama çok geç kalınmış olsa da:

Yüce Rabbim biz günahkâr kullarını ne olur affet…

 

 

 

 


( Ölüm Asla Yakışmazken Bir Çocuğa... başlıklı yazı GÜLÜM-ŞİİRİN TEK H/ECESİ İKEN AŞK... tarafından 16.02.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu